ANNE VE BABANIN ÇOCUĞA FARKLI YAKLAŞIMLARINDA NE GİBİ SAKINCALAR
VARDIR?
Anne-babalar,
özellikle disiplin konusunda görüş birliğinde olmaya ve çocuğun yanında
tartışmamaya özen göstermelidir. Aileden biri çocuğa sert davranırken, diğeri
yumuşak davranmaya yeltenirse, çocuğun kişiliği dengeli gelişemez. Çift yönlü
davranış çocuğu yalancılığa ve ikiyüzlülüğe iter. Kendine güvenini azaltır ve
başarısını düşürür.
Genelde anne
babalar çocuğa davranışta tek bir çizgiyi tutturmakta zorlanırlar. Elbette ki
anne babanın farklı kişilik yapıları, yetişme tarzları, anlayışları ve değişik
farklılıkları olacaktır. Bu çocuğun yetişme ve zeka gelişiminde iyi yönde
katkılar sağlayabileceği gibi, çocuğun eğitimi ve davranışlarının
yönlendirilmesinde anne babanın birbirinden habersiz veya tamamen farklı
yaklaşımları çocukların psikososyal gelişiminde büyük sıkıntılar
oluşturabilmektedir. Genelde çocuğun gelişim aşamalarından uygun bir şekilde
geçmesi ve onun yaşa özgü eğitiminin tamamlanmasında anne babanın yaklaşımları
ve çocuğu yönlendirmeleri önem kazanır. Bütün bunları şu şekilde örnek vererek
açıklayabiliriz:
“Bir anne
aşırı hoşgörülü olabilir, baba ise tam tersi disiplin yönü ağır basabilir. Bu
durumda çocuğun davranışları, konuşması, hal ve hareketleri tamamen iki farklı
kutup tarafından yönlendirilmeye çalışılırsa çocukta davranış problemleri ve
bazı psikolojik sorunlar yaşanabilir. Babanın koyduğu kuralı annenin bozması
veya tam tersi babanın hoşgörü gösterdiği bir davranışa annenin sınır koyması
genelde çocuğun davranış olarak kararsız, çekingen, çelişkili ve tutarsız bir
hale gelmesine neden olabilir. Çünkü çocuk gelişimini ve davranışlarını anne
babasından iyi yönde veya kötü yönde aldığı uyarılar ile şekillendirir. Bu
çocuğa yansıyan çelişkili ve tutarsız durum çocukta değişik kaygı
belirtilerinin ( tırnak yeme, tik, konuşma zorlukları, uyku ve yeme
bozuklukları vb.) ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.”
Anne babaların
mümkün olduğu kadar birbirlerini desteklemeleri, tutarsız davranmamaları,
çocuğun yanında birbirinin uygulamalarını eleştirmemeleri gerekir. Bazı görüş
farklılıkları olsa bile çocuğun olmadığı zamanlarda konuşularak ortak görüşün
çıkması ve ortak söz birliğinin sağlanması gerekir. Çocuğun sağlıklı
gelişiminde anne babaların birlikte, çelişkisiz ve tutarlı olmaları çok
önemlidir. Aksi takdirde bu farklılıklar ve anne babanın çelişkili davranışları
çocuk tarafından kullanılabilir. Çocuğun anne babayı yönlendirmesi bu farklı
tutumlardan dolayı kolaylaşabilir. Anne babaların ortak fikir ve görüş birliği
ile çocuklarını yönlendirmeleri gerekirken, tam tersi olarak çocuk, anne babayı
yönlendirebilir. Bir başka noktada anne baba harici bir başka kişinin (genelde
büyükanne, büyükbabanın) anne babanın koyduğu kuralları ihlal eden veya
zayıflatan yaklaşımlarda bulunarak çocukların kurallara uymasını ve
davranışlarının şekillenmesini engellemesidir.
Anne baba
arasındaki iletişim ve ortak karar alma mekanizması ne kadar iyi işler ve
çocuğa yansıtılan davranışları ne kadar birbiri tarafından desteklenirse o
kadar sağlıklı ve normal psikososyal gelişimli çocuklar olacaktır. Burada şunu
da belirtmek yerinde olacaktır. Çocuklara yansıtılan davranışların zaman
aşımına uğrayarak değişikliklere uğraması uygun değildir. Yani anne bugün
koyduğu kuralı bir hafta sonra bozuyor veya tam tersi bir tutum izliyorsa
(sebepsizce gerekli bir neden olmadan) bu durum da çocukların gelişimini kötü
yönde etkiler. Çünkü çocuk bir hafta önce tepki almadığı bir davranıştan bir
hafta sonra tepki aldığını görürse bu onun kendine güvenini azaltır, onu
çekingen, tedirgin ve kaygılı birisi haline getirir. Yani çocuğun çevresinden
(aile, arkadaş, okul ve öğretmen, sosyal çevre devamlı tutarlı davranışları
görmesi önemlidir.
ÇOCUĞUMUN DAVRANIŞLARINI AŞIRI KONTROL ETMEMİN NE GİBİ SAKINCALARI
VARDIR?
Bazı anne
babaların düştüğü en büyük hatalardan birisi de çocuklarını çok aşırı kontrol
ve disipline etmeleridir. Bu genelde çok titiz ve hassas anne baba kişiliğinin
olması durumunda karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bazı anneler çocukları hakkında
her an ne yapıyor, ne ile meşgul oluyor, acaba bir problem var mı, bir şey
olursa, başına bir iş gelirse ve buna benzer düşüncelerle devamlı çocuklarını
düşünmekte ve çocuklarını her an kontrol etmeye çalışmaktadırlar. Elbette ki
her anne baba belli ölçülerde çocuğuna sahip çıkmalı ve çocuğunun o an nasıl
bir durumda olduğunu merak etmelidir. Ama bunun ölçüsü çok fazla kaçırılırsa ve
çocuklar çok aşırı kontrol edilemeye çalışılırsa, sıkıntının asıl önemli bir
kısmını çocuklar çekmektedir. Yani çocuk her an kontrol edilme hissi ile
yaşamakta bu da onlarda müthiş bir şekilde bir kaygı ve gerginlik oluşturmaktadır.
Acaba hata yapar mıyım, acaba annem görür mü, acaba bu iş konusunda annem ne
der, acaba bu yaptığım için eleştirilir miyim gibi düşüncelerle çocukların bu
kontrol durumuna reaksiyon olarak kaygıları daha da artmaktadır. Hatta bu
durumu bazen o kadar ileri boyutlarda görmekteyiz ki, bu kontrol ve bağımlılığa
alışan çocuk annesinden ayrıldığı zaman sanki başına kötü bir şey gelecekmiş
gibi endişe duyabilir. Bu durum onun ileride ayrılık kaygısı göstermesine de
neden olabilir. Annenin kaygısı ve endişesi çocuğun da anlamsız bir şekilde
kaygı ve sıkıntıya sokabilir. O nedenle anne babaların çocuklarını belli
ölçülerde kontrol etmeleri, onların bazı hatalarını görmezden gelmeleri (devam
etme durumunda önlem almak şartı ile), onları bazı zamanlar kendi hallerine
bırakmaları, her an nerede ne yapıyor düşüncesinden vazgeçmeleri, onlar için
aşırı kaygı ve endişeye girmemeleri, çocuğun ufak tefek yanlışlarını tespit
edip çocuğun yüzüne vurmamaları uygun olur. Bu aşırı kontrol ve anne babaların
aşırı disiplin ile beraber mükemmelliyetçi tavırları, çocukları anne babanın
sözlerine karşı pasif bir direnç ve yalana itebileceği gibi çocuklarda tik,
tırnak yeme, konuşma sorunları, altını ıslatma, altını kirletme vb. gibi kaygı
belirtilerine de yol açabilir.
Anne babaları
çocuklarını kontrol etme konusunda bu dengeyi iyi ayarlamaları gerekir. Aynı
zamanda çok kontrol edilen ve çok eleştirilen çocuklarında kendi özgüvenlerinin
eksik kalacağını ve sosyal olarak çekingen olabileceklerini ve anne babalarının
bu aşırı kontrol ve isteklerinin de onları strese itebileceğinin hiç bir zaman
unutulmaması gerekir. Her çocuğun kendi halinde olması gereken zamanların
olduğu da unutulmamalı ve çocukların kontrol ve takibi onları bunaltmayacak ve
kaygıya itmeyecek derecede olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder