Çocuğunuzu Gerçekten Dinliyor Musunuz?
Anne
babalar genellikle çocuklarını dinlediklerini düşünürler, oysa çocuk konuşurken
sürekli ikaz, hatırlatma, önerilerde bulunma ve fikir yürütme gibi
müdahalelerle çocuğu aslında dinlemezler. Problemi olan veya kendinden bir şey
anlatmaya çalışan bir kimseye uyarı, ikaz, yargılama gibi müdahaleler, konuşan
kişinin susmasını veya kendini duyulmamış hissederek küsmesine, içine
kapanmasına neden olur. Çocuklar ve gençlerle yapılan mülakatlar, gençlerin
çoğu zaman; ailelerinin neden kızdığını pek anlayamadıklarını ortaya koymuştur.
"Benim annem her şeye kızar zaten, benim babam aksidir, ne yapsam tepki
gösterir " gibi yorumlara sık sık rastlarız.
Bir
kayayı azar azar delen su damlaları gibi, her gün tekrarlanan yıkıcı ifadeler
gençlerin ve çocukların kimlik duygusunu zedeler. "Geri zekalı, aptal,
tembel, düşüncesiz" gibi ifadeler çocuğun iç dünyasını alt üst eder. Onuru
kırılan genç, bunlara tepki göstermeye çalışınca, evde çatışma başlar. Aile
daha fazla baskı ve ceza yöntemleri uygulamaya başladıkça gençte başkaldırma,
isyan duyguları iyice gelişir ve perçinleşir. Neticede kaybeden her zaman anne
ve babadır. Çünkü çocukların değişik sıkıntılara düşmelerinden üzülecek ızdırap
duyacaklar yine onlardır.
Çocuğun
sevinç, üzüntü ve endişelerini çekinmeden anlatabileceği tek insan onun anne
babasıdır. Bu durumlarda ebeveyn çocuğunu her zaman sabırla dinlemeli ve ona
arkadaşlık etmelidirler. Eğer çocuk her istediğini rahatlıkla evdeki
büyüklerine anlatamazsa ya bunları dış dünyada bizim istemediğimiz başka
insanlara anlatıp onları dertlerine ortak eder ve onların söylemesi muhtemel
yanlış düşünce ve fikirlere kapılır; ya da en küçük problemlerini bile içine
atacak ve bu problemler çocuğun şuuraltında biriktikçe çocuk içine
kapanacaktır.
Başkalarının Yanında Çocuğunuzu Eleştirmeyin!
Çocukları
başkalarının yanında azarlama, tenkit etme hatasını bir çok anne babalar
yaparlar. Özellikle bunu çocuklarının öğretmenlerinin yanında yapmaları çok
mahzurludur. "Hocam eve gelince kitaplarını bir kenara atıyor ve
televizyonun karşısına geçiyor, imtihanı olmasına rağmen dersini bıraktı maça
gitti. Hocam her gün elli kere kendisine ders çalış diyorum ama beni hiç
dinlemiyor"; gibi yaklaşımlarla çocuk ya yüzsüz ya utanmaz olur, böylece
artık öyle olduğunu kabullenir; ya da utangaç ve pısırık olur. Daha kötüsü
çocuk bu tür hatalarını hocası öğrendi diye, hocasının yanında eziklik duyar.
Size çocuğunuzun yanlışlarına hiç tepki göstermeyin demiyoruz. Fakat çocuğun
bir hatasını onun da olduğu bir zaman, hocasına şikayet etmek daha büyük bir
hatadır. Bu durumda çocuğun size olan güveni sarsılır. Artık ondan sonra
hocasına söyleyebileceğiniz şeyleri sizden gizli yapar, size karşı kendisini
gizler ve asıl büyük tehlike de bundan sonra başlar.
Çocuğunuzu
Eleştirmeye Ne Zamana Kadar Devam Edeceksiniz?
Çocukları
yetiştirirken anne babalar sürekli olarak çocuğun davranışlarını "iyi,
kötü, ayıp" biçiminde değerlendirildiğinden, küçük yaşta yargılama tutumu
şahsın içine yerleşir ve çoğu kere kişi gelen mesajları bu eğilim içinde
değerlendirir.
Bu
konuda yakınan bir çocuk, şöyle diyor;
"Anne babaların
görevlerinden biri de çocukta gizli olan kabiliyetleri ortaya çıkarıp onu
geliştirmektir. Beni tökezletmeselerdi daha da gelişebilirdim. Ben çocukluğumda
hep yaptıklarımın yanlışlığı konusunda epeyce azar işittim. Annemle vitrinleri
dolaşmaya mı çıktık. "Ne güzel, değil mi anne? " diye beğendiğim bir
elbiseyi gösterdiğimde; "Kızım sen buna güzel mi diyorsun? Çok zevksiz bir
şey! Senin şu zevklerin ne zaman gelişecek bilmem ki." Evde kazayla elim
bir şeye çarptı milli felaket demektir. Aptallığımın, savsaklığımın doğrudan
delili demekti bu ne sakar şeysin dikkat etmeyi öğrenmeye hiç niyetin yok mu? Bir düşük not geldi. Sen bu okulu
bitireceksin de ben de göreceğim ha. Gibi azarlar işittikçe bende olan aşk ve
şevk de sönüyordu. İnsanın kendine güveni nasıl gelişir? Biraz da dışa
yansıttığı taraflarının beğenilmesiyle değil mi?"
Bir
canlı örnek daha;
“Deprem bölgesinde bulunan bir
evde orta şiddette bir zelzele sonucu ev sallanmaya başlayınca merak eden anne
nerdesin diye seslenince, çocuk içerden korkak bir sesle ben yapmadım anneciğim
diye bağırır. Her zaman suçlanan hatalarına hep müdahale edilen çocuk artık her
şeyden kendisin sorumlu tutmaya başlar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder