POZİTİF ÖDÜLLENDİRME SİSTEMİ
Çocuğunuza
"doğru davranışlar" öğretmek için en etkili yöntem "Pozitif
Ödüllendirme"dir. En etkili yöntem olmasına rağmen ne yazık ki anne
babalar tarafından da en az kullanılanıdır. Şimdi "Pozitif
Ödüllendirme"nin hayvan eğitimi üzerindeki etkisini gösteren bir örneğini
inceleyelim:
“Eskiden Los Angeles yakınlarında "Japon
Hayvanat Bahçesi" denilen bir park vardı. Bu parkın görevlilerinden,
hayvan psikologu Dr. Leon Smith, Japonya’nın Hokkaido adasından gelmiş vahşi
ayılara basketbol oynamayı öğretmişti. Vahşi ayılar, adadan geldiklerinde doğal
olarak basketbol hakkında fazla bir şey bilmiyorlardı. Dr. Smith, yine de
ayılara bazı anne babaların yaptığı gibi ne bağırdı ne nutuk çekti ne de onları
dövdü. Ne mi yaptı? Pozitif Ödüllendirme sistemini esas aldı. Yöntemi şöyleydi:
Ayının kafesin içindeki basket potasına doğru yaptığı en küçük hareket bile
ufak bir parça etle ödüllendiriliyordu. Ama kafesin diğer tarafına doğru
giderse ne ödül ne de ceza veriliyordu. Dr. Smith, bu sistemi ayılar basketbol
potasının yanına gelene kadar her gün sürdürdü. Daha sonraki etaplardaysa
ayıları topu yerden aldıklarında, potaya götürdüklerinde ve basket attıklarında
ödüllendirdi. Anlaşılacağı gibi bu gelişmelerin hiçbiri tek bir derste
gerçekleşmedi. Ama eğitimleri tamamlandıktan sonra Dr. Smith ne zaman kafesinin
içine bir top atsa ayıların biri koşup topu yakaladı ve potaya attı.
Bu örnek basit
olmasına rağmen anne babalar için çok önemli noktaları vurgulamaktadır. Dr.
Smith'in neler yaptığını birlikte gözden geçirelim: İlk önce, ayılardan hangi
davranışları beklediğine karar verdi. Ayıların topu alıp, basket atmayı
öğrenmelerini istiyordu, bunun dışındaki tüm hareketler doktora göre istenmeyen
davranıştı. İkinci olarak, yapılmasını istediği hareketler için bir ödül
kararlaştırdı; bir parça et. Üçüncü olarak, ödülleri en son aşamada, ayı
basketi attığında değil de, küçük miktarlarda her aşamada verdi. Bu küçük
adımlar, Dr. Smith'e vahşi ayılara basketbol oynamayı öğretme başarısını getirdi.
Özetlersek,
Pozitif Ödüllendirme sisteminin ana fikri; "İstenen davranışlar daima
ödüllendirilmelidir ama istenmeyen davranışlara ödül yoktur. Ödüllendirilen
davranışlar ise genellikle tekrarlanır." Bazı anne babalar yalnızca iyi
davranışları ödüllendirme metodunu uygularken, bazıları da bilmeden bunun tam
tersini uygular. Farkında olmadan, çocuklarını istenmeyen davranışları için
"ödüllendirirler" böylece çocuklara aslında kendilerinden beklenenin
tam tersini öğretirler. Milyonlarca anne baba çocuklarına bilmeden kötü insan
olmayı öğretmektedir! Birçok çocuk anne babasının istediği gibi davrandığında
ödüllendirilir mi? Kucaklanıp, aferin denilir mi? Hayır! Zaten öyle davranması
gerekiyordu diye düşünülür ve hiçbir şey söylenmez.
Burada gözden
kaçan; iyi davrandığında ödüllendirilmeyen çocuğun "Nasıl olsa
aldırmıyor" diyerek bu davranışını tekrarlamamaya yönlendirildiğidir. Bir
de bu durumun tersini düşünelim: Çocuk iyi davranmak yerine, arkadaşına vurur,
çorbayı isteyerek yere döker, kız kardeşine eziyet eder, annesinin çantasından
para çalar, hiçbir şekilde itaat etmez. Özetle, yapılmaması gereken yüzlerce
davranıştan birkaçını sergiler. Bunun sonuncunda ne olur? Olumlu davrandığında
ona aldırmayan anne babası yapmaması gereken davranışlar sergilediğinde hemen
bütün dikkatlerini çocuklarına veriler. Onu azarlar hatta tokatlarlar. Anne
babasından ilgi görmeyen çocuk, hiç yoktan iyidir anlayışıyla azar işitmeye
razı olacaktır. Bir çocuk için ne şekilde olursa olsun ilgi görmek en önemli
şeydir. Anne babanın kızgınlığı çocuğa ödül etkisi yapar. İstemeden de olsa
çocuklarına, kardeşine eziyet etmeyi, arkadaşları ile kavga etmeyi, para
çalmayı ve daha yapmaması gereken pek çok şeyi öğrenir. Sonuçta pek çok anne
baba çocuklarına öğretmek istedikleri şeylerin tam zıddını öğretir.
Ödüllendirmeyerek, çocuklarının iyi davranışlarını köstekler, cezalandırarak da
(negatif ilgiyle) kötü hareketlerini bilmeden destekler.
Başka anne
babaların düştüğü hataya düşmemek için ne yapmalıyız? Emekleme döneminden başlayarak
ergenlik çağına kadar uygulayacağınız bir ödüllendirme sistemi geliştirmeliyiz.
Bazılarınız, "Ama benim çocuğum sekiz yaşına geldi bile, şimdi ne
yapacağım" dediğini duyar gibiyim. Endişelenmeyin. Çocuğunuz hangi yaşta
olursa olsun, bu sistemi uygulayabilirsiniz. Ama ne kadar erken baslarsanız
sizin için o kadar kolay olur. Örneğin, delikanlılık çağına ulaşmış bir çocuk
(ergenlik psikolojisinin doğal bir sonucu olarak ) anne ve babasının her
söylediğine karşı çıkacağı için işiniz çok zorlaşabilir.
Diyelim ki
sekiz yaşında bir çocuğunuz var ve siz ödüllendirme sistemini ilk defa olarak
denemek istiyorsunuz. Nereden başlamalısınız? İlk olarak, çocuğunuz
davranışlarını ve duygularını ayrı ayrı değerlendirmeye çalışmalısınız. Bir
çocuğun duyguları derken; sevgi, sevinç, heyecan, öfke, keder ve korkudan
bahsediyorum. Duyguları sadece çocuğunuza ait bir dünyadır. Onları ne
etkileyebilir ne de değiştirebilirsiniz. Heyecanlanmak, korkmak, üzülmek veya
kızmak çocukların elinde değildir. Hiçbir çocuk duygularından sorumlu
tutulamaz. Çünkü duygular davetsiz misafir gibidir. Davranışlar, ancak
dışarıdan izlenebilir ve kontrol altında tutulabilir. Örneğin; öfkelenmek
çocuğun elinde değildir ama kızdığında arkadaşının gözüne kum atmak, kardeşine
vurmak ya da oyuncak çalmak elindedir. Anne babalar çocuklarının duygularını
kontrol altına alıp yönlendiremezler ama hareketlerini hem kontrol altına
alabilirler hem de büyük ölçüde yönlendirebilirler. Çocuğunuza uygun bir
ödüllendirme sistemi oluştururken, duygularını değil hareketlerini
yönlendirmeyi amaçlıyoruz.
Dikkat edilmesi gereken ikinci nokta; çocuğun
sadece tanık olduğumuz hareketlerini hedef almaktır. Gözle görülmeyen, elle
tutulmayan olaylarda anne baba etkili olamaz. Bir psikologdan örnek verecek
olursak; kliniğime gelen anne babalara "çocuğunuzun sizi tedirgin eden
yönleri nelerdir? Hangi davranışlarının değişmesini istersiniz?" diye
sorduğumda, genellikle "sorumluluk sahibi değil" yanıtını alırım.
Onlara "sorumluluk" ya da "saldırganlık" kavramlarının
soyut olduğunu açıkladığımda ise sözlerini, "eşyalarını dolaba asmak
yerine yerlere atıyor" ya da kardeşini dövüyor" olarak değiştirirler.
Bu noktada
elinizde, çocuğunuza uygun ödüllendirme sistemini yaratabilmek için çok değerli
iki kural vardır. Birincisi; sisteminizi çocuklarınızın duyguları değil
hareketleri üzerine kurmak, ikincisi ise; ödüllendirme sistemini sadece elle
tutulur, gözle görülür davranışlara uygulamaktır. Uyulması gereken genel
kurallar bunlardır.
Şimdi konuya
daha fazla açıklık getirmek için hayali örneğimiz olan sekiz yaşındaki bir
çocuk için iyi ve kötü karakter özellikleri oluşturalım. Sisteminizi
oluştururken, üç ayrı liste yapmanızda fayda var:
A:
Onayladığınız ve devam etmesini istediğiniz davranışlar.
B. Azalmasını
istediğiniz davranışlar.
C. Daha fazla
yapmasını istediğiniz davranışlar.
Bu üç listeyi
söyle hazırlayabilirsiniz:
A.
Onayladığınız ve devam etmesini istediğiniz davranışlar
1. İlginç
sorular sorması. (Bu özelliğinin ona okul hayatında başarı sağlayacağını biliyorsunuz.)
2. Ev işlerine
yardımcı olması. (Ama her zaman değil!)
3. Ara sıra
sizi kucaklayarak sevgisini göstermesi.
4. Yakın
arkadaşı ile kavga etmeden uzun süreli oyunlar kurabilmesi.
5. Giysilerini
dolabına asması. (Bazen!)
B. Azalmasını istediğiniz
davranışlar
1. Altı
yaşındaki kardeşi ile ağız dalaşı başlatması.
2. Kardeşine
vurması.
3. İstediğini
elde edemeyince bağırması.
4. Bazen
itaatsizlik etmesi.
C. Daha fazla
yapmasını istediğiniz davranışlar
1. Giysilerini
dolabına asması.
2. Ev ödevini
ihmal etmemesi.
3. Kardeşi ile
kavga etmeden oynaması.
4. Yatağını
toplaması.
İlk listedeki
maddeler çocuğunuzun zaten yaptığı şeylerdir, sizin yapacağınız, bu davranışlar
için bir ödül saptamaktır. Unutmayın; "Ödüllendirilen davranışlar mutlaka
tekrarlanır." Önemli olan çocuğunuzun ödüllendirilecek davranışlarını
düzenli olarak tekrarlaması değil her tekrarladığında ödüllendirilmesidir.
Örneğin, giysilerini dolaba her gün değil de haftada iki kere asıyor diyelim;
siz de o zaman onu iki kere ödüllendirerek bu hareketini tekrarlama isteğini
güçlendiriniz.
Pozitif
Ödüllendirme sistemi oturmuş iyi alışkanlıklar oluşturmaya yöneliktir. İki
türlü ödül vardır. Manevi olanlar, taktir etme, öpücük, kucaklama vb.
ödüllerdir. Sisteminize erken yasta başlarsanız, isinizin çok kolaylaştığını ve
manevi ödüllerin hemen her zaman yeterli olduğunu, maddi ödüle ancak çok özel
durumlarda ihtiyaç duyduğunuzu göreceksiniz. Örneğin, sekiz yaşındaki çocuğunuz
ilginç bir soru sorduğunda: hemen, "Ne kadar akılıca bir soru, bunu
düşünmek için çok akilli olmak gerekir" diyebilirsiniz. Eğer evde size
yardımcı olduysa, yine buna benzer iltifatlarda bulunabilirsiniz. Ya da son
zamanlarda size özellikle yardım ediyorsa, "Bugünlerde bana çok yardımcı
oldun, ben de sana bir şey ikram etmek istiyorum, hadi dondurma yemeye
gidelim" diyebilirsiniz. Eğer, eve çağırdığı arkadaşı ile uzun süre güze
güzel oynadılarsa, "çocuklar, çok güzel oynuyorsunuz, aferin, hadi
dondurma yemeye gidelim" diye bir sürpriz yapabilirsiniz. Çocuğunuz,
istediğiniz bir davranışı öğrenirken, başlangıçta her sefer onu ödüllendirmeyi
ihmal etmeyin. Yapması gerekeni öğrendikten sora ise onu aralıklarla
ödüllendirmelisiniz. Örneğin, arkadaşı ile kavga etmeden oynadığı için her
seferinde onu ödüllendirmeyin. Bunu beklemediği bir zamanda yapın. Eğer,
"Bizi birlikte güzel güzel oynadığımız halde niçin dondurma yemeye götürmüyorsun?"
diye mızmızlanırsa; "Özel ödüller özel zamanlar içindir." demekten
kaçınmayın. Ödülün zamanını ve şeklini çocuk değil siz kararlaştırmalısınız.
Çocuğunuzun arzu edilen davranışlarını ödüllendirmek sadece onu bu davranışları
tekrarlamaya yönlendirmez, sizin üstünüzde de olumlu etki yapar. Siz de sürekli
ödüllendirebileceğiniz bir davranış aramaya baslarsınız. Böylece,
bilinçaltınızda kendinizi pozitif olaylara konsantre olmaya alıştırırsınız. Ne
yazık ki bazı anne babalar bunun tam tersini yapar. Çocuklarını cezalandırmak
için izlerler. Siz böyle yapmayın! Çocuklarınızı iyi işler yaparken
"yakalayın" ve onları ödüllendirin! Unutmamalısınız ki; "balla,
sirkeyle yakaladığınızdan daha fazla sinek yakalarsınız."
Çocuğumuzun
davranışlarını değiştirmek istiyoruz ve öğrenilmesi gereken davranışlar için
ödüller belirlememiz gerekiyor. Her şeyden önce, çocuğumuzun ödül saydığı
şeylerin; kişilerin, yerlerin, eşyaların ve aktivitelerin tam bir listesini
çıkarmalıyız.
Aşağıda
Dr. Paul Clement'in izniyle yayınladığımız, anne babaların doldurması gereken
bir liste bulacaksınız. Ödüller (anne babalar için anket) Çocuğumuzu tam olarak
anlayabilmemiz için onun önem verdiği kişileri, yerleri, eşyaları ve
aktiviteleri bilmemiz gerekir. Bunları, aynı zamanda ödül olarak da
kullanabiliriz. İster yeni öğrettiğimiz, ister daha fazla yapılmasını
istediğimiz bir davranış olsun, eğer onu ödüllendirirsek bu davranış sıklıkla
tekrarlanacaktır.
1. Kişiler: Hafta
içinde, çocuğunuzun en fazla zaman geçirdiği on kişinin listesini yapın.
Zamanını en çok geçirdiği kişiyi ilk sıraya ikinci kişiyi ikinci sıraya vb.
Ardından çocuğunuzun daha fazla zaman geçirmesi gerektiğine inandığınız
kişilerin listesini yapın. Bu listeye, çocuğunuzun daha fazla zaman geçirmek
isteyeceği kişileri de yazabilirsiniz.
2. Yerler: Çocuğunuzun hafta içinde zamanını en fazla
geçirdiği yerlerin listesini yapın. (Ev, sokak, mutfak, park, sınıf, odası vb.)
Şimdi de çocuğunuzun daha fazla zaman geçirmek istediği yerlerin listesini
yapın.
3. Şeyler:
Çocuğunuzun, hafta içinde en fazla zaman geçirdiği on şeyin listesini yapın.
(Oyuncaklar, TV, evdeki hayvanlar, kitaplar, bisiklet, bebekler vb.)
Çocuğunuzun çok istediği halde sahip olamadığı ya da yapma şansının olmadığı
şeylerin listesini yapın. Aşağıdaki listeye çocuğunuzun en sevdiği on yiyecek
ve içeceğin adların yazın. Bu listeye şeker, çikolata gibi her zaman yemesine
izin vermediğiniz şeyleri de ekleyin.
4. Aktiviteler:
Çocuğunuzun hafta içinde en çok zaman ayırdığı aktiviteleri sırasıyla yazın.
(Televizyon seyretmek, kitap okumak, sporla ilgilenmek vb.) Böyle bir listenin
çocuklarınızı daha yakından tanımak için size yardımcı olduğunu göreceksiniz.
Anne babalar, çocuklar hakkında genellikle bilinçli olarak bu listedeki gibi
düşünceler üretmezler. Listeleri yaptıktan sonra bu dört ana maddenin
çocuğunuzun hayatında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu ve belki de bu
maddelerin bazılarını ödül olarak kullandığınızı göreceksiniz. Anne babalara bu
listeleri yaptırmamın en önemli nedeni, onlara, çocuklarının her birinin ne
kadar özel olduğunu hatırlatmaktır. Her çocuğa uygulanabilecek bir ödül listesi
yoktur. Bir çocuğa ödül görünen, diğer çocuğa ters etki yapabilir. Her çocuğun
hoşlandığı kişiler, yerler ve aktiviteler farklıdır.
Simdi elinizde
ödül olarak kullanabileceğiniz şeylerin listesi var. Çocuğunuzun, yapmamasını
istediğiniz hareketlerinin listesine geri dönelim. Buradaki en önemli konu
maddeleri tek tek çözümlemeye çalışmaktır. Diyelim ki artık kardeşi ile
dövüşmemesini istiyorsunuz. Önce, buna neyin sebep olduğunu bulmaya çalısın.
Negatif ilginiz, istemediğiniz halde çocuklarınızı ödüllendiriyor ve onları dövüşmeye
teşvik ediyor. İlk adım, negatif ilgiyi derhal keserek bu tarz ödüllendirmeyi
durdurmaktır. Planınızın diğer yanının uygulayarak, çocuklarınızın arasındaki
arkadaşlığı güçlendirmeye çalışın. Arkadaşça davrandıkları zaman çocuklarınızı
ödüllendirerek bu duyguyu güçlendirmek istiyorsunuz.
Bunun için
aşağıdaki programı uygulayabilirsiniz:
1. Sabah,
çocuklar okula gitmeden önce bir ödül.
2. Akşam
yemeğinden sonra, değişik zamanlarda iki ödül. Ödüllerin en fazla etkili olduğu
zaman, istenen davranışların yapıldığı andır. Size düşen görev sabah ve akşam
çocuklarınızı dövüşmediği ve iyi geçindikleri zamanı bulmaktır! Daha önce
söylediğim gibi anne baba olarak en büyük göreviniz; çocuklarınızı en iyi
şekilde davranırken "yakalamaktır!" Böyle zamanlarda çocuklarınızı
ödüllendirirken, "Sizi birbirinizle iyi geçinirken görmek çok güzel!"
demeyi unutmayın. Artık "dövüşmedikleri zaman ödül, dövüştükleri zaman hiç
bir şey" düzenini kurduk.
Amacımız;
çocuklarımızın sorumluluk sahibi, kendi kendilerini ödüllendirebilen
yetişkinler olmalarıdır. Pozitif Ödüllendirme sistemini ne kadar çok
kullanırsak, diğer disiplin yöntemlerine o kadar az ihtiyaç duyarız. Çünkü:
başa çıkılması gereken kötü hareketler de o derece azalır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder