Odaklaştırılmış
İlgi
Odaklaştırılmış
ilgi, bir çocuğa tüm dikkatinizi eksiksiz sevildiğini hissettirecek şekilde
yönelterek sadece ona has bir ilgi göstermemizdir. Mesela hiçbir sebep yokken
onu alıp bir pastaneye götürmek, beraber geziye çıkmak, ruhunu okşayıcı
iltifatlar etmek vs.
Genelde
anne babalar bu tarz şeyler için bazı şartlar koşarlar. Oğlum şu dersten şu
notu alırsan, sana bisiklet alacağım, uslu durursan seni falan yere gezmeye
götüreceğim gibi şartlar öne sürerler. Böylece çocuk bu şartları yapınca
ödülleri kendi bileğinin hakkıyla kazandığını düşünür ve anne babasına minnet
duymaz, dolayısıyla da çocuğa odaklaştırılmış ilgi gösterilmiş olmaz. Çünkü
çocuk o ödülleri almak için bir bedel ödemiştir, karşılıksız bir sevginin eseri
değildir. Anne baba kısa vadede maddi bir hedefe ulaşma uğruna "çocuğun,
kendisinin şartlı olarak sevildiğini" düşünmesine yol açacak yaklaşımlara
düşmemeye dikkat etmelidir. Kısaca anne ve babasının dikkatini, onayını ve
saygısını hak edecek kadar değerli olduğunu, ona şartsız bir şekilde
hissettirmenin yollarını mutlaka bulmak gerekir.
Odaklaştırılmış
ilgi çok basittir, fakat zaman gerektirir. Bazı durumlarda anne ve babanın,
yapmayı istedikleri bir şeyden vazgeçmelerini gerektirebilir. Odaklaştırılmış
ilgi bir çocuğun kendi gözündeki saygınlığını artırır ve çocuğun başkalarıyla
ilişki kurma ve onları sevme yeteneğini de önemli ölçüde etkiler. Fakat ne çare
ki, anne babalar ve öğretmenler değil bunu gerçekleştirmek, ehemmiyetini bile
idrak edememişlerdir. Okullarda en çok sevilen öğretmenler, öğrencilerine
odaklaştırılmış ilgi gösteren öğretmenlerdir.
Bir
baba olarak çocuğunuza, gösterdiğiniz bu tip ilgi oranında, size itaat etmesini
sağlayabilirsiniz. Birçok özel ihtiyacı tanıyamamamızın birçok nedeni vardır.
Bunların başlıcalarından biri çocuk için başka yaptıklarımızın gözümüze yeterli
görünmesidir. Zannederiz ki, çocuğa ihtiyacı olan elbise veya eşyayı almakla
odaklanmış ilgi gösteriyoruz. Bu gibi ayrıcalıklar iyidir de, onları gerçek
odaklaştırılmış ilginin yerine koymak ciddi bir yanılgıdır. Armağanlar ve ufak
tefek ayrıcalıkların verilmeleri daha kolay olduğu ve daha az zamanımızı
aldıkları için bu tür yanılgılara düşülüyor. Ama onlara odaklaştırılmış ilgi
olarak tanıyabileceğimiz o çok değerli şeyi veremediğimiz takdirde çocuklarımızın
ellerinden gelenin en iyisini yapmadıklarından kendilerini çok iyi
hissetmediklerine ve en iyi şekilde davranmadıklarına tekrar tekrar tanık
olunabilir.
Ben
çocuğun her türlü ihtiyaçlarını yerine getiriyorum. Yiyeceğiyle içeceğiyle
ütüsüyle uğraşıyorum daha ne yapayım. İşimi gücümü bırakıp çocukla uğraşamam ki
diye düşünüyor olabilirsiniz. Peki o zaman sizin hayatınızdaki öncelikler
nelerdir? Çocuğunuzun bunların arasındaki yeri neresidir? Hayatınızda en başta
önceliğiniz; işiniz mi, eviniz mi, televizyonuz mu, sosyal yaşamınız mı,
mesleğiniz mi, mevkiiniz mi? Bunu tespit etmezseniz, çocuğunuz biraz önce
saydıklarımızın gerisinde kalacak ve kendini ihmal edilmiş hissedecektir. Bunu
sizin yerinize, başka hiç kimse yapmaz. Bu işi çocuk bakıcısı, arkadaş, ya da
herhangi bir akrabanız da yapmaz. Bunu yalnız ve yalnız siz, ana-babalar,
yapabilirsiniz.
Amerikalı
ünlü bir psikolog diyor ki;
"Para güç, makam-mevki gibi
şeylerde mutluluk arayan pek çok kimseyle konuştum. Ama onlar da hayatı tanıyıp
gerçek değerleri keşfettikçe yanlış yönde yatırım yaptıklarının üzülerek
farkına vardılar. Hayatlarının en güzel yıllarını para kazanarak geçiren çok
sayıda zengin gördüm. Tüm servetlerine ve güçlerine karşın hayatlarının
sonlarına doğru kendilerine ilgi ve şefkat gösterecek birer evlat yetiştiremediklerinden
psikolojik yardıma ihtiyaç duydular. Her biri asi bir çocuk, ya da boşanma
nedeniyle kaybedilmiş bir eş yüzünden hayatını ziyan olmuş sayıyordu. Bu
hayatta gerçekten değerli tek varlığın başlarına gelenlerle ilgilenen birinin
varlığı olduğunun en sonunda anlamışlardı. Fakat iş işten geçtikten sonra"
Ailelerinden
odaklaştırılmış ilgi görmemiş çocuklar, görmüş çocuklardan daha az olgun
görünür. Bu mutsuz çocuk, genellikle kendi içine kapanıktır, yaşıtlarıyla
ilişkilerinde güçlüklerle karşılaşır. Herhangi bir anlaşmazlık durumunda da
kusurlu tepki gösterir. Öğretmene veya etrafındaki başka yetişkinlere
gereğinden fazla bağımlıdır. Çocuklara odaklaştırılmış bir ilgi göstermek için
aslında çok fazla zamanımız yok. 11-12 yaşlarına kadar pasif, uysal sessiz
sakin, içine kapanık ve kolay kontrol edilir olan çocukların, anne ve babaları
ile güçlü bir sevgi bağları varsa; bu, çocuğunuzu size sımsıkı bağlar. Buluğ çağının dengesizlikleri
başladığında, çocuk bu dönemi az zararla kapatır. Yoksa ergenlik dönemine
girildiğinde artık; o eski uysal, hürmetkar, annesinin babasının sözünden
çıkmayan çocuk; küstah, her şeyden alınan, hiçbir şeyi beğenmeyen, zor kontrol
edilir, bencil, duyarsız, acımasız, otoriteye direnir bir çocuk olur. O zamana
kadar çocuk, anne babanın etrafında pervane gibi dolaşmış onların ilgisini
çekmek için türlü kılıklara girmiş, hatta hastalık numarası yapacak kadar
ilginç yollar denemiştir.
Artık
pozisyonlar değişir, bu sefer anne ve baba çocuğun ilgisini kendisine çekmek
için uğraşır, çabalar, hatta odaklaştırılmış ilgiler de gösterir; fakat, artık
çocuklarına kolay kolay yaranamazlar. Çünkü 11-12 yaşlarından sonra dış dünyayı
tanıdıkça, kendisine yeni ilgi alanları bulan çocuk, yavaş yavaş yüzünü
dışarıya çevirir. Dünyada tek örnek alınacak insanların, anne babası
olmadığını, hatta onların çoğu konularda eksik olduklarını, gittikçe artan bir
dozda düşünmeye başlar. Ayrıca çocuk dış dünyayı tanıdıkça artık anne babasının
kendisine pas vermemeleri onu hiç etkilemez. Zira, kendisine değer veren,
kendisini anlayan, yeni bir ortam bulmuştur artık. Her çocuğun sevgiye ihtiyacı
vardır ama bunu arayış yöntemleri mantıksız olup, olgunluktan uzaktır. Dolayısıyla,
tabii olarak o sevgiye layık olmaya ve onu kazanmaya çalışmaz. Bu mantık onun
doğal anlayışının ötesindedir.
Zamanla
bunu öğrenebilir ya da öğrenemez. Ama bu çocuklar bu yetenekle doğmazlar. Bir
çocukta mantığın değil, hislerin galip olduğu şundan da anlaşılır; iyi
davranarak sevgimizi kazanacak yerde, sizi çileden çıkaracak hareketlerle,
tabir yerinde ise, "Beni seviyor musunuz?" sorusuna, "Evet, seni
seviyoruz!" diye cevap verip vermeyeceğimizi anlamaya, sınamaya çalışır.
Bu çocuğa odaklaştırılmış ilgi göstermenin en iyi yolu, onunla birlikte
geçirilmek üzere, zaman ayırmaktır. Bir çocukla başka ilgilerden arınmış
olarak, yalnız başına geçirilecek zaman bulmak, çok gerekli fakat çocuk
yetiştirmenin en güçlü yönlerinden biridir. İyi anne ve babaları diğerlerinden
ayıran başlıca özellikte budur. Özverili anne ve babalar, özveride
bulunmayanlar; öncelikler saptayan anne ve babalarla, saptamayanlar arasındaki
farkın bu olduğu söylenebilir. Usulüyle çocuk büyütmek zaman istemesine rağmen;
zaman bulmak ise, günümüz toplum şartlarında oldukça zordur.
Özellikle
çocukların, televizyon tutkuları yüzünden vakitlerinin çoğunu televizyon ekranı
karşısında geçirmeyi tercih ettikleri düşünülürse. Çocuklar günümüzde tarihin
herhangi bir dönemindekinden daha çok, evin ve ailenin dışındaki güçlerin
etkisindedirler. Çocuğunuzun mutlu ve güvenli olduğunu, yaşıtları ve
yetişkinler tarafından sevildiğini, derslerine çalıştığını ve en iyi şekilde
davrandığını görmek mükemmel bir şeydir. Ama bu iş otomatik olarak gerçekleşmez.
Bizim bedelini ödememiz gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder