1 Ağustos 2015 Cumartesi

Anne Baba Okulu

AİLEDE GEÇİMSİZLİK
  Süregiden anne baba kavgalarında, çocukların dışa vuramadıkları en önemli korkuları anne babanın ayrılmaları ve kendilerinin ortada kalmalarıdır. Çocuklar kavgalara kendilerinin neden olduğu duygusuna da kapılırlar.
Bazen anne baba çocukları kendi kavgalarına sokmaya hatta yan tutmaya zorlamakta, çocuktan hakem rolü oynamasını bekleyerek onu çaresizlik içine sokmaktadırlar. Ailedeki geçimsizliği ve kavgaları yaşayan çocuklar yaramaz ve hırçın olurlar.
Çocuklar anne baba kavgalarında bilinçli veya bilinçsiz bu durumdan yararlanma, istediklerini yaptırma yoluna gidebilirler.
Sanıldığının aksine çocukların yanında tartışılabilir. Çığrından çıkmayan, uzlaşmayla biten tartışmalar öğretici ve yararlıdır. Sık yinelenen, suçlama ve dayakla süren kavgalar, ruhsal sorunlar ortaya çıkarır, okul başarısını düşürür.
KARDEŞ KISKANÇLIĞI
 
Kıskançlık insanoğlunun en doğal duygularından biridir. Kardeşi olacağını bilen çocuk hemen annenin sevgisini kaybedeceği korkusuna kapılır. Önceleri sakin olan çocuk bebeğin kalıcı olduğunu anlayınca hırçınlıklara başlar. Bebek gibi emekler, bebek gibi konuşur, tuvalet eğitimini tamamladığı halde altına yapmaya başlar. Bu hareketlerle ilgiyi üzerine çekmeye çalışır.
Bazı çocuklar kıskançlıklarını doğrudan açığa vurmaz hatta kardeşlerine aşırı düşkünlük gösterirler. Kıskançlığını dışa vurursa annesinin sevgisini kaybedeceğinden korkar. Bu çocuklar bebeği ağlatırcasına öperler ya da "kaza" ile yere düşürürler
Anne, kardeş kıskançlığının çok doğal olduğunu bilerek çocuğuna sevgisinin ortadan kalkmayacağını gösterirse, çocuk rahatlayacaktır. Bu konuda çocuğa zaman tanınmalıdır.
"Kardeşimi sevmiyorum" diyen çocuğu ayıplamak yerine ona hak verip "Beni de yoruyor, benim de kızdığım zamanlar oluyor" denirse bu tavır çocuğu şaşırtır ve rahatlatır. Sözler davranışlarla desteklenmelidir. Anne, bebekle olmadığında çocuğunu kucağına alıp onunla oynamalıdır. Evdekiler çocuğun yanında bebeğe aşırı sevgi gösterilerinde bulunmamalıdırlar. Anne baba ile yatan çocuğun bebek doğduğunda odasını hemen ayırmak sakıncalıdır. Oda ayırma bebek doğmadan önce yapılmalıdır Bir başka yanlış tutum da bebek doğar doğmaz ilk çocuğun anaokuluna gönderilmesidir Anne bebekle rahat rahat uğraşabilmek için çocuğu büyükanneye bırakmamalıdır.
Çocuklar büyüdüklerinde, kardeş kavgaları çıktığında en doğru yol anne babanın araya girmemesi, sorunlarını çocukların kendi aralarında çözümlemeleri gerektiğini anlatmalarıdır.

ÇOCUĞUM AŞIRI HAREKETLİ BUNUN NEDENİ NE OLABİLİR?
Bazı çocuklar yaşıtlarına göre aşırı hareketli olabilirler. Bu durumun bir çok nedeni olabilir. Genelde aşırı hareketli çocuk denince aklımıza hiperaktif çocuklar gelir. Çocukta aşırı hareketlilik her ortamda oluyor yer ve zaman dinlemiyorsa o zaman hiperaktiviteden şüphelenmek gerekir.Bu durumda çocukta dikkat eksikliğininde eşlik edip etmediğine bakılması gerekir. Aşırı hareketli çocuklar devamlı kıpır kıpırdırlar , yerlerinde duramazlar , sanki bitmez bir enerjileri var gibidir. Genelde aşırı hareketli çocukların durumu okula başladıkları dönemde belirgin bir şekilde farkedilir. Öğretmenden sık sık uyarı alınması ile anne baba olayın farkına daha da iyi varır. Bu durum çocuğun sosyal ilişkilerini ve ders başarısını etkiler. Normalde belli bir kapasitede olan bu çocuklar ders başarısızlığı ile karşımıza gelirler. Aşırı hareketlilik durumu çocuğun sıkıntı ve problemlerine bağlı da gelişebilir. Bu durumda çocukta sıkıntıya ikincil olarak gelişmiş yerinde duramama, hareketlilik artışı görülür. Altta yatan sıkıntının ve stres etkeninin halledilmesi ile çocuğun bu hareketliliğinde azalma görülür. Bu çocukların genelde anne ve babalarında da buna benzer bir hareketlilik çocukluk dönemlerinde olabilir. Bu türlü çocuğu olan anne babaların olaya gayet sakin yaklaşarak , bu hareketliliği ve çocuğun psikososyal gelişimini iyi yönlendirmeleri gerekir. Aşırı hareketliliği yüzünden çok eleştirilen ve sosyal ortamlardan dışlanan çocuklarda , başka psikiyatrik problemlerde oluşabilir. Bu çocukları sportif faaliyetlere yönlendirmek , onları olumlu ve faydalı uğraşlarla meşgul etmek , enerjilerini bazı hobilere kanalize etmek, dikkat eksikliği ve hiperaktivite durumu varsa tedavisini sağlamak önemlidir.

ÇOCUĞUM YEMEK YEME KONUSUNDA BANA ZORLUK ÇIKARIYOR NE YAPMALIYIM? 
 Yemek olayını bazı çocuklar annelerine karşı koz olarak kullanabilirler. Genelde çocuklar anne babayı yönlendirebildikleri konularda ısrarcı olarak o konuda problem çıkarırlar. Bazı durumlarda anne babanın yanlış tutumu bu durumun pekişmesine neden olur. Normalde bir yaşından sonra çocuğun sofraya erişkinler ile beraber oturması ve yaşına uygun yemekleri yemesi beklenir. Belli bir dönem sonra yemek alışkanlığı gelişir. Çocuğun çok yönlü beslenmesi açısından , normal sosyal gelişimi açısından , psikomotor gelişimi açısından bu durum önemlidir. Bazı annelerin “çocuğum yemek yemiyor” diye çocuğa ısrarcı ve yanlış tutumları da bu davranış probleminin pekişmesine neden olur. Genelde bedensel ve psikiyatrik problem olmadıkça her çocuk acıkır ve öğün vakti geldiğinde yemeğini yer. Ama çocukta istahsızlık gerçekten var ise o zaman bazı hastalıkları düşünmek gerekir. Yemek yeme konusunda anne babalara şu tavsiyelerde bulunacağız ;
1- En başta öğün vaktine bir iki saat kala dönemden itibaren çocuğa kesinlikle ufak tefek gıda vermeyin ,
2- ikinci olarak yemek konusunda çocuk sofraya çağırılmalı ,tabak önüne konduktan sonra kesinlikle iki -üç kereden fazla yemek yeme konusunda ısrar edilmemeli ,
3- üçüncü olarak yemek yeme konusunda çocuk ile çok fazla konuşulmamalı . Unutmayınız ki yemek yeme o çocuğun sıra dışı yapması gereken bir olay değil, onun fizyolojik bir ihtiyacı . Bu yaşamsal ihtiyacı ve zevkle yapılması gereken bir şeyi işkence haline getirmemeli .
4- Bir başka nokta da yemek yapmadan önce çocuğun fikri (yemek çeşidi konusunda) alınabilir. Önemli besin kaynaklarını alması için aynı tür yemek deşiğişik şekiller ile önüne getirilebilir. Aynı zamanda iştahı azaltan bol şekerli bisküvi ve çikolataları belli miktarda alması sağlanabilir. Bütün bu önlemlere rağmen devam eden iştah problemlerinde , doktora başvurarak altta yatan (varsa ) nedeni bulmak gerekebilir.

 ÇOCUKLARIN ÖLÜM KARŞISINDAKİ TUTUMLARI
 3-4 yaş civarındaki çocuklar ölü mü bir yolculuğa çıkma olarak düşünürler. Bu yaşlarda çocuk cansız varlıkların da ölebileceğine inanır. Daha sonraki yıllarda ölüm, uyuma, hareketsiz yatma gibi anlamlar içerir. Çocuk ölen kişinin uyanacağını sanır. 5 yaştan sonra ölüm korkutucu olmaya başlar. Annenin babanın öleceğinden korkarak, ölümle ilgili sorular sorar.
5-6 yaşlarındaki çocuklarartık ölümün anlamını kavramaya başlarlar, ancak hâlâ ölümden uyanılabileceğini sanmaktadırlar.
Çocuk ancak 8-10 yaşlarında ölümün geri dönülmez olduğunu ve gerçek olmadığını anlayabilirler.
Çocuklar ya kınlarının ölümünden çok fazla etkilenirler. Ölüm karşısında bazen hiçbir şey yokmuş gibi davranırlar. Bu, acı veren olayın kabul edilmek istenmemesinden kaynaklanır. Ölen, anne babadan biri iseçocukdaha fazla etkilenecektir. İlk günler yaşına bağlı olarak üzüntüsünü ya suskun kalarak, ya da büyüklerin yaramazlık sanabilecekleri davranışları yaparak gösterebilir Daha sonraları ise ölen anne babanın kendisini yalnız bırakıp gitmesine öfke duyabilir. Bu öfke suçluluk duygusu uyandırabilir. Örneğin anne "Beni üzersen hastalanırım" gibi konuşmalar da yaptı ise, kendisinin yaptığı bir yaramazlığın bu duruma sebep olduğunu düşünebilir.Bu gibi durumlarda çocukla konuşulmalı ve onun da duygularını dışlaştırmasına olanak sağlanmalıdır. Çocuk üzülür diye konuşmamaya çalışmak veya hiçbir şey olmamış gibi davranmak uygun değildir. Çocuk konuştukça rahatlayacaktır. Bazen de geride kalan anne veya babayı da kaybedebileceği fikri, onlara aşırı bağımlılık geliştirmesine neden olabilir. Böyle durumlarda da çocukla ölümü konuşmanın yararlı olduğu gözlenmiştir. Ölüm ender de olsa çocuğun içine kapanmasına hatta depresyona kadar gitmesine neden olabilir.
Böyle durumlarda en iyi yardım çocuğa yakın olmak, anlayış göstermek, ona zaman tanımak ve soru sormasını desteklemektir. Gereksinim duyduğunda yanında olunacağını söylemek yeterli olabilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder