29 Eylül 2015 Salı

2.Sınıf Öğrencilerinin Gelişim Özellikleri

Öğrencimizin içinde bulunduğu 7–8 yaş; 0-6 yaşına göre daha inişli çıkışlı ruh hallerinden sıyrılıp kendi iç dengesini kurmaya daha yaklaşmış olduğu bir çocukluk dönemidir. Latans dediğimiz bu dönemde çocuk için genellikle sosyalleşme, toplumsal kuralları öğrenme, toplum içinde var olma öne çıkar.

1.sınıf, çocuklara okula uyum olanağı sağlar, çünkü ilk tam zamanlı programlarıdır. Çocuklar eve döndüklerinde çok yorgunlardır. Fakat 2. sınıfta servise biner binmez bir sonraki aktivite için hazırdırlar. 2. sınıfta çocukların çoğu okullu havasına girerler, kendilerini daha olgun ve okula ait hissederler.

2. sınıfta öğrenciler, öğretmenler ve anne-babalar 1. sınıftaki gibi okula geçiş sürecinde yaşanan uyum mücadelesine ara verirler. Öğrenme ve büyüme ile beraber, sosyal ve davranış problemleri devam eder. Fakat bu dönem 2. sınıf çocuğunun ilerleme kaydettiği bir dönemdir. Yıl sonunda çocuğun çalışma alışkanlığında, organizasyon yeteneğinde ve sosyalleşme becerilerinde gözle görülür ilerlemeler olur.

Öğrenmeye ve yeni şeylere merak ön plana çıkar. 2. sınıflar ev ve okulun ötesindeki dünyanın farkına varmışlardır. Okuyarak bilgi edinmeye başlarlar. Etki-tepki kavramına daha alışılıktırlar. Öğrendikleri bilgiler arasında bağlantılar kurmaya başlarlar. Konuşmaktan ve dinlenilmekten hoşlanırlar. Çocuğunuzun beğenilerinin oluşmaya başladığını hissedersiniz.

2. sınıfta ilişkiler genellikle o anki ihtiyaçlara dayanır. 2. sınıf öğrencileri 1. sınıfta olduğu kadar çok kavga etmezler, fakat dışlama çok yaygındır. Bu dönemde çocuklar, kızlar ve erkekler şeklinde gruplaşarak oynamaya başlar. Bu dönemde çocukların oynadıkları oyunlara da yansıyan kurallara bağlılık, önde gelen bir özelliktir. Oyunlarına birbirlerini karıştırmazlar. Grup oyunları çok organize olmamasına rağmen, birçok çocuk bir grubun parçası olmamak ya da grup içindeki satatüleri konusunda endişe duyarlar. Birbirlerini sürekli izleyerek kimin kurallara uyup uymadığını, ya da kimin adil davranıp davranmadığını takip ederler.

Bu dönemde çocuk, yavaş yavaş haz ilkesinden sıyrılır yani artık isteklerini, arzularını erteleyerek “şimdi değil sonra” demeye başlar. Daha az egosantriktirler, diğerlerinin duygu ve düşüncelerine daha duyarlıdırlar. Kişiler arası iletişimde küçük nüansları farkedebilirler. Örneğin; insanların yüz ifadelerine ve vücut diline dikkat etmeye başlarlar.

Gerçeklik ilkesinin oturmasıyla hayalle gerçeği ayırt edebilir. Zamanı, mekânı, sayıları gerçekte oldukları gibi algılayabilir. Kavramları, erişkinler gibi bir düşünce aracı olarak görmektedir. Gerçekçidir ve canlıdır. 2. sınıfta yeteneklerini ölçme konusunda daha gerçekçidirler. Ancak daha iyi olma ve mükemmele ulaşma konularındaki standartları yüksektir. Evde, sınıfta, oyunda hep yeteneklerini göstermek ister, gururludur. Hobiler edinir ve ürünler ortaya koymak ister.

Bu dönemde çocuktan akademik sorumluluklar yüklenmesi ve bu yükümlülüklerini mümkün olduğunca yerine getirmesi de beklenmektedir. Sorumluluk almak ve almamak 7–8 yaş çocuğu için en sık karşılaşılan sorunlardan biridir.

Bu eğitim yılında karşımıza sıklıkla, ödev yapmakla ilgili gösterdikleri direnç, kitap okuma isteksizliği, ödevini erteleyerek son dakikada yapma, zamanını etkin kullanamama, ödev zamanı yanında mutlaka bir ebeveynini isteme, ödevini okulda-evde unutma gibi akademik sorumluluklara dair zorluklar çıkabilmektedir. Ayrıca bunlarla birlikte arkadaş ilişkilerinde anlaşmazlıklar, küslükler, kendini yalnız hissetme, aşırı hareketlilik gibi duygusal ve davranışsal sıkıntılar da oluşabilmektedir.

2. sınıfta en fazla görülen sorunlardan birisi de dikkatsizlik ve dürtüselliktir. (Cevapları söyleme, arkadaşlarının eşyalarını izinsiz alma, öğretmen konuşurken kalemiyle oynama v.b.) Bu yaştaki çocuklar hala çok hareketli ve meraklıdırlar. Sıralarını beklemezler ve başkaları konuşurken dikkatlerini vermezler. Öğretmenler çocukta dinleme ve bekleme becerilerini geliştirmek için çok uğraşırlar. 2. Sınıf öğrencileri çok organize değillerdir.

Kafalarından bir çok şey geçer ve bu yüzden dikkatleri çok çabuk dağılır, sürekli eşyalarını kaybederler. 2. sınıf öğrencileri her ne kadar ödevleri konusunda daha sorumlu davransalar da, unutmaya ve eşyalarını kaybetmeye eğilimleri vardır.

Çocuklar okula ilk başladıkları dönemlerde ödev yapmakta problem yaşayabilirler.  Çünkü bu onlar için yeni bir görevdir.  Çocukların ödev alışkanlığını kazanmaları için yardıma ihtiyaçları vardır. Özellikle ödevlerini ne zaman ve nerede yapacakları konusunda problem yaşarlar. Bazı öğretmenler ciddi bir plan konusunda ısrar ederken bazıları da ebeveyn ve çocuğun birlikte çalışmalarını yararlı bulur.

Yardım etmek, çocukları yorulduğunda yerine onların ödevini yapmak değil, nasıl yapması gerektiği konusunda bilgilendirmek, sözlüğe nasıl bakacağını, bilgiye nasıl ulaşacağını öğrenmesini sağlamak, bunları kendi yapabilecek hale gelene kadar yönlendirici olmaktır. Çocuğunuzun ödevindeki hataları gözden geçirmeli, fakat yanlışlarını düzeltmemeli. Bunun yerine düzeltmesi gereken hatalarını göstermeli, yeniden denemesini ya da açık uçlu sorular sorarak hatalarını fark etmesini sağlamalı. Eğer hala düzeltemiyorsa o şekilde bırakarak öğretmeninin çocuğun bu konuyu öğrenemediğini fark etmesine izin vermeli.

Çocukların sorumluluklarına ait bolca hatırlatmalar yapmak, “hadi”ci anne-babalar olmak sanıldığının aksine çocuklarda dış denetimi iyice yerleştiren bir durumdur. Çantasını hazırlamak, ödevini tamamlamak, dişlerini fırçalamak gibi görevlerde çocuğun kendi kendine hatırlayıp yapmasını sağlamak, unuttuğu, eksik bıraktığı durumlarda sonucunu yaşamasına izin vermek ve böylelikle iç denetimi oluşturmak çok önemlidir. İç denetimi oluşmamış bir çocuk, bireyselleşme sürecine girememiş çocuktur ki bu da kendisine dönüp kendisiyle ilgili farkındalığı sağlayamayan, ebeveyninden ayrışma zorlukları olan çocuktur.

2. sınıf öğrencileri sadece daha fazla analiz yapmaz, aynı zamanda herşey hakkında endişe duyabilir. Örneğin; televizyonda dünyanın öbür ucunda bir yerin bombalandığını duysa, kendi evinin de bombalanacağını düşünüp korkabilir. Endişelendiği diğer konular ise; evdeki sorunlar; kardeşinin hasta olması veya anne-baba arasındaki tartışmalar olabilir.

Bu yaştaki çocuklar sürprizlerden ve değişikliklerden hoşlanmazlar. Öğretmenin geçici olarak değişmesi, okul programındaki değişiklikler, evdeki değişiklikler bile aklını karıştırabilir. Başlangıçta yeni bir öğretmen ve arkadaşlar edinmek biraz korkutabilir. Fakat bu uzun sürmez. Sonunda “Eğer bir çocuksan okula gitmelisin” gerçeğini kabullenirler.

2. sınıf öğrencileri daha küçük çocuklara göre daha endişeli olduklarından neye üzüleceklerini kestirmek güçtür. Çocuğun sinirlenip anne babayı evden kaçmakla ya da okula gitmemekle tehdit ettiği zamanlar olacaktır. Çocuklar tırnak yemeye ya da saçlarını koparmaya başlayabilir. Bazen zararsız bir konuda sıkıntı yaşayabilir, “En sevdiğim çizgi filmi kaçırırsam ya da yarın okula geç kalırsam” gibi. Fakat bazen çocuğun ciddi bir kaygısı da olabilir.

Küçük çocuklar ne yapabilecekleri konusunda oldukça abartılı düşüncelere ve kişisel yeterlilikleri konusunda şüphelere sahiptirler. Çoğunlukla bu yaştaki çocukların şüphelerinin giderilmeye ihtiyacı vardır. Ona güçlü olduğu alanlar hatırlatılarak şüphelerinin giderilmesi yararlıdır.

Şüpheleri gidermenin işe yaramadığı tek zaman, haksızlığa uğradığını düşündüğü zamanlardır. Bu, 2. sınıftaki çocuklar için çok önemli bir konudur. Sık sık haksızlığa uğradıklarından yakındıklarını duyarsınız. Zamanı geldiğinde adil olmak hakkında konuşmak yararlı olur. Çocuğa “ Neden haksızlık olduğunu düşünüyorsun? ya da “Bu durumda adil olan sence ne olurdu?” gibi sorular sorun. Çocuk adalet duygusuna sahip olmalı, fakat hayatın her zaman adil olmadığını bilmeli.

Bu yaş grubundaki çocuklara çok fazla kuralcı yaklaşmak, ufak kusurlar aramasına ve ispiyoncu olmasına yol açabilir. Ayrıca haksızlık konusunda sonu gelmeyen tartışmalar doğurur.

1. sınıfın masumiyetine ve hevesine sahiptirler, fakat daha olgun, kontrollü ve bağımsız davranırlar. Gelişen bağımsızlık durumu anne babalara bir rahatlama duygusu yaşatır. Birçok veli çocuğunu 2. sınıfa göndermenin, anaokulu ya da 1. sınıfa göndermekten daha kolay olduğunu belirtmektedir. Çocuklarının evden ayrılırken, servise binerken veya okula yaklaşınca daha az kaygılandığını söylerler. Tabii bazıları başlangıçta bu duruma alışmakta zorlanabilir. Çünkü çocuğunuz artık onu servise ya da sınıfa bırakmanızı istemeyecektir. Çevrenin, özellikle öğretmenin değer yargılarına oldukça duyarlıdırlar. Bu nedenle “Öğretmenimin söylediği doğru, sen bilmiyorsun” sözlerini çok duyarız. Öğretmenin sözü sizinkinden daha geçerli olacaktır, bu sizi incitebilir. Fakat bu duygularınızı gizlemek ve çocuğunuzun adaptasyonuna destek olmak çok önemlidir. Çünkü ne kadar uyum sağlarsa, o kadar mutlu ve başarılı olur.

2. sınıfta çocuklar belli etmese de onlar için derslerde başarılı olmak önemlidir. Okul hayatlarının önemli bir parçasıdır ve başarılı hissetmek isterler. Birinci sınıfta okuma ve yazmayı öğrenmeyen çocukların büyük bir kısmı, ikinci sınıfta bunu başarabilirler. Eğer kendini başarısız hissederse özsaygı ve özgüveni zedelenir. Bu yüzden anne-baba ve öğretmen çocuğa pozitif yaklaşmaya çalışmalı, notlara değil öğrenmeye odaklanmalıdır.

Eğer çocuğunuz öğretmeninin istediği gelişmeyi gösteremiyorsa karneden önce bunu öğrenmek yararlı olur. Öğretmen ekstra yardım önerebilir ve temel becerileri kazandırmada sizin yapabileceklerinizi anlatabilir.

Yıl sonuna doğru, özellikle ana derslerde ilerleme olmazsa öğretmeni öğrenme veya gelişimle ilgili profesyonel yardım almasını isteyebilir. Bazı veliler çocuğunun etiketlenmesinden ve bunun eğitim hayatını etkileyeceğinden korktukları için yardımı reddedebilirler. Burada önemli olan nokta öğretmenin söylediklerini kişisel olarak almamaktır. Öğretmenini dinlemek, çocuğunuzun güçlü ve zayıf yönleri hakkındaki kendi düşüncelerinizle onun söylediklerini karşılaştırmak, çocuğunuz için en uygun olanı yapmanız açısından için size yardımcı olacaktır.

Çocuğunuzun arkadaşlık ilişkileri konusunda hassas olmanız önemlidir. Ancak bazı çocukların çok fazla yakın arkadaşı yoktur ve bu durum onları rahatsız etmez. Çocuğunuz mutlu görünüyorsa ve sınıf arkadaşlarıyla iyi geçiniyorsa endişelenmenize gerek yoktur.

Her çocuğun kendine ait ihtiyacını fark etmek, yaşadığı zorlukları duymak, anlamak ve onun yerine yapmak değil onun yapması için destek olmak ebeveyne düşen önemli bir görevdir.

Çocuğunuzla ilişkinizde zorlandığınız durumlarda;
1- Öncelikle çocuğunuzun ihtiyacını anlayarak ve biricikliğini göz önünde tutarak bir yol
izlenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Ayrışma sürecindeki çocukların kendilerine ait hayalleri, istekleri, ihtiyaçları olması ve bunlar için ebeveynleriyle çatışmaları son derece normaldir.

2- “Benim yerimde olsan ne yapardın?” veya “Bunu senin çocuğun yapsaydı ona nasıl tepki verirdin?” gibi sorularla çocuğun kendine dışarıdan bir gözle bakılması sağlanabilir.

3- Çocuğun saatlik, günlük, haftalık programlar yapmasına yardımcı olunabilir. Neyin ne zaman yapılmasının daha faydalı olacağı konuşulup program düzenlemede ortaklaşa kararlar alınması, bu kararların çok daha etkin uygulanmasını sağlayacaktır.

4- Çocuğun her türlü bilgilendirmeyi, sonrasında uyarıyı almasına rağmen kurallara uymaması normaldir. Bu durumlarda hayatı normal akışına bırakıp çocuğun yapılan davranışın sonucunu görmesine müsaade edilmelidir (tehlike söz konusu olmadığı durumlarda). Mesela birçok yol denendikten sonra ödev yapmamayla ilgili olarak bazen anne babanın geri çekilmesi ve çocuğun bu konuda öğretmeniyle muhatap bırakılması işe yaramaktadır.

Dünya küçükler ve büyüklerden oluşur ve çocuklar yetişkinlerin yol göstermesini beklerler. Örneklere gereksinim duyarlar, hiçbir şey çocuk gibi davranan yetişkin kadar güven sarsıcı olamaz.

Neyi yapıp neyi yapamayacağı konusundaki sınırların eksikliği çocuğu şaşkına çevirir. “Merak etme, her şeyi isteyebilirsin. Ben tehlikeli olanı yapmana izin vermemek için buradayım.” diyen bir anne babaya gereksinimi vardır. Çocuğa saygı göstermek aynı zamanda ona sınırlar ve yasaklar koymak demektir. Çocuğun isteği göz önüne alınır ama aynı zamanda, isteğinin gerçekleşmesinin neden o anda olanaksız ya da sonsuza kadar yasak olduğu ona açıklanabilir.

3 yorum: