30 Eylül 2015 Çarşamba

Ödevden Nefret Eden Ebeveynler İçin Öneriler

Eylül geldi ve söylenmeler de başladı: “Ödevden nefret ediyorum!” “Bu matematik çok kafamı karıştırıyor!” “Ödevle saatlerce uğraşmam gerekiyor!” Ancak bu yazıda bahsedeceğim söylenenler çocuklar değil, anne babaları.
Burada hiç de doğru olmayan bir şeyler var. Ödevin çocuklarımız için olduğunu biliyoruz. Ama genellikle biz ebeveynler de bu konuda sorumluluk alıyoruz, çünkü sanırım çocuklarımızın öğrendiğini ve başarılı olduğunu görmeye çok istekliyiz. Açıkçası bazen eğer onlara ödev yaptırmazsak o ödevlerin asla yapılmayacağını düşünüyoruz.
Siz de kendinizi ödev “bataklığında” saplanıp kalmış gibi hissediyorsanız, aşağıdakileri yapmayı deneyebilirsiniz:
1. Kendinize hatırlatın: Çocuğum becerebilir. Becerikli olmak parlak ve zeki olmak demek değildir. Mükemmel olmak demek de değildir. Motive olmak ya da organize olmak ya da azimli olmak demek hiç değildir. Eğer çocuğunuza şans verilirse bir şeyler yapabilecek, hatta belki de farkında bile olmadığınız kadar fazla şey yapabilecek demektir.
2. Beklentiler ortaya koyun. Çocuğunuz okul ödevlerinin önemli olduğunu bilmeli. Ve ondan elinden gelenin en iyisini yapmasını beklediğinizi de bilmeli. Ebeveynlerinin öğrenmeyi bir öncelik olarak gördüğünü, okul yükümlülüklerini yerine getirmesinin önemli olduğunu bilmeli. Genel olarak çocuğunuzun, testler ya da öğretmenler ya da okul hakkında şikayet ettiğinizi duymasına izin vermeyin. Eğer bu büyük sorularla ilgili sorunlarınız varsa, bunu okulla halledin, çocuğunuzla değil.
3. Ödev önce gelir. Bu, ödev istisnasız olarak her zaman yemekten ya da biraz oyundan önce gelir anlamına gelmiyor. Eğer ödev bitirilmemişse, ekran ya da daha fazla oyunun bir seçenek olamayacağı kadar önemli bir öncelik olduğu anlamına geliyor. Çocuğunuzun okul dışı yükünü de dikkatlice göz önünde bulundurmayı unutmayın.
4. Okul çantalarına dokunmayın. Eğer geçmişte ödeve yoğun bir şekilde müdahil olduysanız, bu, başlangıç için bir adımdır. Çocuğunuza bir ödevi ya da size okuldan gönderilen bir takım belgeler olup olmadığını sorun. Ama içini kontrol etmek ya da boşaltmak için çantalarının fermuarını açmak konusunda kendinizi durdurmaya çalışın. Kendi öğle yemeği kutularını dışarı çıkarabilir, çantalarındaki dosyaları boşaltabilirler ve size hangi ödevleri olduğunu söyleyebilirler. Bu, okulun sizin değil onların işi olduğu fikrini güçlendirecektir. Kendinizi, “Bir tane matematik çalışman, bir de kelime yazımı çalışman var. Hadi gel oturup birlikte yapalım” derken bulmayın sakın. Bunun yerine şunları söyleseniz daha iyi olur:” Kardeşinle oyun oynamadan önce bitirmen gereken ödevin var mı? Çantanı boşalt da kontrol et.”
5. Yanlarında olun. Çocuklar ödev yaparken ebeveynin görevi, çocuğun yanına oturmak, her soruyu ya da matematik problemini onunla birlikte okumak değildir. Bizim görevimiz sadece etraflarında olmak, o sırada kendi işlerimizi (fatura ödemek, akşam yemeğini hazırlamak, çamaşırları katlamak, e-mail yazmak ve yaptığınız diğer pek çok işi) yapmak ve çocuk bir konuda sıkıştığında orada olmaktır. Bir soruda tam olarak ne sorulduğunu netleştirebilir, sözlükte kelimelere bakmaya yardım edebilir, eğer ikimiz de konuyu çözemiyorsak öğretmene not yazabilir ve buna benzeyen pek çok küçük şeyi yapabiliriz.
6. Zorlanmak normaldir. Çoçuklarımıza sıkıştıklarında yardım etmek için yanlarında oluruz, ama onların ödevine baştan sona rehberlik etmek ya da doğru cevabı vermek için değil. Bir çocuğun öğrenmek için biraz zorlanmaya ihtiyacı vardır (ama aşırı değil). Eğer bir soruyu daha dikkatli okurlarsa ya da bir problemi farklı bir şekilde ele alırlarsa, cevabı kendi başlarına da bulabilirler. Bu matematikte de hayatta da böyledir. Ve bu azmi ve yaratıcı düşünmeyi geliştirmek için en ideal zaman şu andır.
7. Hata yapmalarına izin verin. Eğer ödevlerini yapmayı (ya da okula getirmeyi) unuturlarsa, darmadağınık bir ödev yaparlarsa ya da problemleri yanlış bir şekilde çözerlerse, buna izin verin. Kötü not almalarına ya da okuldaki bir ayrıcalık hakkını kaçırmalarına izin verin. Öğretmenin çocuğun gerçek çalışmasının ne olduğunu, neyi anlayıp neyi anlamadığını bilmesine izin verin. Yaptıkları çalışmanın kendilerinin olması mükemmel olmasından çok daha önemlidir. Eğer her yanlış yazılmış kelimeyi silmekte ya da kendi bildiğiniz şekilde yapmakta ısrar ederseniz, heyecanlarının nasıl kaybolduğunu ve ödevlerini sahiplenmekten nasıl vazgeçtiklerini görürsünüz. Unutmayın, siz eğitim ve ödev hakkındaki beklentilerinizi ona bildirdiniz, ödevlerini dikkatlice bitirmeleri konusunda onları teşvik ettiniz. Şimdi artık okul sorumluluklarını yerine getirmek onların bileceği iş, sizin değil.
8. Öğretmen-çocuk ilişkisini destekleyin. Çocuğunuzun öğretmeniyle özel bir “ortaklığı” bulunur. Eğer bu öğretmen-öğrenci ilişkisinin bir adım gerisinde durursanız, öğretmeninin beklentilerini karşılamak için sorumluluk alacakları için çocuğunuzun sorumluluk duygusunun artacağını göreceksiniz. Çocuklarım hata yaptığımda bunu bana söylemekten korkmazlar: “Hayır anne, öğretmenim böyle yapmamı söyledi!” O zaman ben de geri çekilirim. Çünkü yükümlülüklerini sahiplendiklerini görmekten mutluluk duyarım.
9. Ne zaman müdahale etmeniz gerektiğini bilin. Ödev, minimum ebeveyn desteğiyle çocuk tarafından bitirilebilmelidir. Eğer durum, ödevi gerçekten çocuk yaptığı halde ve çocuğunuz oyalanmadığı halde bu şekilde ilerlemiyorsa, o zaman öğretmenle konuşmanın zamanı geldi demektir. Belki de çocuğun şimdilik daha kolay bir ödeve ihtiyacı vardır ya da ekstra yardıma ya da özel derse. Belki de verilen ödev onun yaşına uygun miktarda değildir. Belki de çocuğunuzun, ödeve ve genel olarak okula farklı bir yaklaşım gerektiren özel öğrenme gereksinimleri vardır. Bunlar çocuk değil ebeveyn boyutundaki problemlerdir. Eğer durum buysa, mutlaka müdahil olun.
Başka bir ebeveyn problemi de nedir biliyor musunuz? Okul ödevlerinin sorumluluğunu çocuklarımıza bırakmaya katlanmak gerekliliği. Fen projelerini, kitap raporlarını ya da geometriyi bir şekilde kendi başlarına anlamayı başaracaklardır. En azından çoğunu anlamayı. Ve bu süreç en sonunda onların yararına olacaktır.

29 Eylül 2015 Salı

2.Sınıf Öğrencilerinin Gelişim Özellikleri

Öğrencimizin içinde bulunduğu 7–8 yaş; 0-6 yaşına göre daha inişli çıkışlı ruh hallerinden sıyrılıp kendi iç dengesini kurmaya daha yaklaşmış olduğu bir çocukluk dönemidir. Latans dediğimiz bu dönemde çocuk için genellikle sosyalleşme, toplumsal kuralları öğrenme, toplum içinde var olma öne çıkar.

1.sınıf, çocuklara okula uyum olanağı sağlar, çünkü ilk tam zamanlı programlarıdır. Çocuklar eve döndüklerinde çok yorgunlardır. Fakat 2. sınıfta servise biner binmez bir sonraki aktivite için hazırdırlar. 2. sınıfta çocukların çoğu okullu havasına girerler, kendilerini daha olgun ve okula ait hissederler.

2. sınıfta öğrenciler, öğretmenler ve anne-babalar 1. sınıftaki gibi okula geçiş sürecinde yaşanan uyum mücadelesine ara verirler. Öğrenme ve büyüme ile beraber, sosyal ve davranış problemleri devam eder. Fakat bu dönem 2. sınıf çocuğunun ilerleme kaydettiği bir dönemdir. Yıl sonunda çocuğun çalışma alışkanlığında, organizasyon yeteneğinde ve sosyalleşme becerilerinde gözle görülür ilerlemeler olur.

Öğrenmeye ve yeni şeylere merak ön plana çıkar. 2. sınıflar ev ve okulun ötesindeki dünyanın farkına varmışlardır. Okuyarak bilgi edinmeye başlarlar. Etki-tepki kavramına daha alışılıktırlar. Öğrendikleri bilgiler arasında bağlantılar kurmaya başlarlar. Konuşmaktan ve dinlenilmekten hoşlanırlar. Çocuğunuzun beğenilerinin oluşmaya başladığını hissedersiniz.

2. sınıfta ilişkiler genellikle o anki ihtiyaçlara dayanır. 2. sınıf öğrencileri 1. sınıfta olduğu kadar çok kavga etmezler, fakat dışlama çok yaygındır. Bu dönemde çocuklar, kızlar ve erkekler şeklinde gruplaşarak oynamaya başlar. Bu dönemde çocukların oynadıkları oyunlara da yansıyan kurallara bağlılık, önde gelen bir özelliktir. Oyunlarına birbirlerini karıştırmazlar. Grup oyunları çok organize olmamasına rağmen, birçok çocuk bir grubun parçası olmamak ya da grup içindeki satatüleri konusunda endişe duyarlar. Birbirlerini sürekli izleyerek kimin kurallara uyup uymadığını, ya da kimin adil davranıp davranmadığını takip ederler.

Bu dönemde çocuk, yavaş yavaş haz ilkesinden sıyrılır yani artık isteklerini, arzularını erteleyerek “şimdi değil sonra” demeye başlar. Daha az egosantriktirler, diğerlerinin duygu ve düşüncelerine daha duyarlıdırlar. Kişiler arası iletişimde küçük nüansları farkedebilirler. Örneğin; insanların yüz ifadelerine ve vücut diline dikkat etmeye başlarlar.

Gerçeklik ilkesinin oturmasıyla hayalle gerçeği ayırt edebilir. Zamanı, mekânı, sayıları gerçekte oldukları gibi algılayabilir. Kavramları, erişkinler gibi bir düşünce aracı olarak görmektedir. Gerçekçidir ve canlıdır. 2. sınıfta yeteneklerini ölçme konusunda daha gerçekçidirler. Ancak daha iyi olma ve mükemmele ulaşma konularındaki standartları yüksektir. Evde, sınıfta, oyunda hep yeteneklerini göstermek ister, gururludur. Hobiler edinir ve ürünler ortaya koymak ister.

Bu dönemde çocuktan akademik sorumluluklar yüklenmesi ve bu yükümlülüklerini mümkün olduğunca yerine getirmesi de beklenmektedir. Sorumluluk almak ve almamak 7–8 yaş çocuğu için en sık karşılaşılan sorunlardan biridir.

Bu eğitim yılında karşımıza sıklıkla, ödev yapmakla ilgili gösterdikleri direnç, kitap okuma isteksizliği, ödevini erteleyerek son dakikada yapma, zamanını etkin kullanamama, ödev zamanı yanında mutlaka bir ebeveynini isteme, ödevini okulda-evde unutma gibi akademik sorumluluklara dair zorluklar çıkabilmektedir. Ayrıca bunlarla birlikte arkadaş ilişkilerinde anlaşmazlıklar, küslükler, kendini yalnız hissetme, aşırı hareketlilik gibi duygusal ve davranışsal sıkıntılar da oluşabilmektedir.

2. sınıfta en fazla görülen sorunlardan birisi de dikkatsizlik ve dürtüselliktir. (Cevapları söyleme, arkadaşlarının eşyalarını izinsiz alma, öğretmen konuşurken kalemiyle oynama v.b.) Bu yaştaki çocuklar hala çok hareketli ve meraklıdırlar. Sıralarını beklemezler ve başkaları konuşurken dikkatlerini vermezler. Öğretmenler çocukta dinleme ve bekleme becerilerini geliştirmek için çok uğraşırlar. 2. Sınıf öğrencileri çok organize değillerdir.

Kafalarından bir çok şey geçer ve bu yüzden dikkatleri çok çabuk dağılır, sürekli eşyalarını kaybederler. 2. sınıf öğrencileri her ne kadar ödevleri konusunda daha sorumlu davransalar da, unutmaya ve eşyalarını kaybetmeye eğilimleri vardır.

Çocuklar okula ilk başladıkları dönemlerde ödev yapmakta problem yaşayabilirler.  Çünkü bu onlar için yeni bir görevdir.  Çocukların ödev alışkanlığını kazanmaları için yardıma ihtiyaçları vardır. Özellikle ödevlerini ne zaman ve nerede yapacakları konusunda problem yaşarlar. Bazı öğretmenler ciddi bir plan konusunda ısrar ederken bazıları da ebeveyn ve çocuğun birlikte çalışmalarını yararlı bulur.

Yardım etmek, çocukları yorulduğunda yerine onların ödevini yapmak değil, nasıl yapması gerektiği konusunda bilgilendirmek, sözlüğe nasıl bakacağını, bilgiye nasıl ulaşacağını öğrenmesini sağlamak, bunları kendi yapabilecek hale gelene kadar yönlendirici olmaktır. Çocuğunuzun ödevindeki hataları gözden geçirmeli, fakat yanlışlarını düzeltmemeli. Bunun yerine düzeltmesi gereken hatalarını göstermeli, yeniden denemesini ya da açık uçlu sorular sorarak hatalarını fark etmesini sağlamalı. Eğer hala düzeltemiyorsa o şekilde bırakarak öğretmeninin çocuğun bu konuyu öğrenemediğini fark etmesine izin vermeli.

Çocukların sorumluluklarına ait bolca hatırlatmalar yapmak, “hadi”ci anne-babalar olmak sanıldığının aksine çocuklarda dış denetimi iyice yerleştiren bir durumdur. Çantasını hazırlamak, ödevini tamamlamak, dişlerini fırçalamak gibi görevlerde çocuğun kendi kendine hatırlayıp yapmasını sağlamak, unuttuğu, eksik bıraktığı durumlarda sonucunu yaşamasına izin vermek ve böylelikle iç denetimi oluşturmak çok önemlidir. İç denetimi oluşmamış bir çocuk, bireyselleşme sürecine girememiş çocuktur ki bu da kendisine dönüp kendisiyle ilgili farkındalığı sağlayamayan, ebeveyninden ayrışma zorlukları olan çocuktur.

2. sınıf öğrencileri sadece daha fazla analiz yapmaz, aynı zamanda herşey hakkında endişe duyabilir. Örneğin; televizyonda dünyanın öbür ucunda bir yerin bombalandığını duysa, kendi evinin de bombalanacağını düşünüp korkabilir. Endişelendiği diğer konular ise; evdeki sorunlar; kardeşinin hasta olması veya anne-baba arasındaki tartışmalar olabilir.

Bu yaştaki çocuklar sürprizlerden ve değişikliklerden hoşlanmazlar. Öğretmenin geçici olarak değişmesi, okul programındaki değişiklikler, evdeki değişiklikler bile aklını karıştırabilir. Başlangıçta yeni bir öğretmen ve arkadaşlar edinmek biraz korkutabilir. Fakat bu uzun sürmez. Sonunda “Eğer bir çocuksan okula gitmelisin” gerçeğini kabullenirler.

2. sınıf öğrencileri daha küçük çocuklara göre daha endişeli olduklarından neye üzüleceklerini kestirmek güçtür. Çocuğun sinirlenip anne babayı evden kaçmakla ya da okula gitmemekle tehdit ettiği zamanlar olacaktır. Çocuklar tırnak yemeye ya da saçlarını koparmaya başlayabilir. Bazen zararsız bir konuda sıkıntı yaşayabilir, “En sevdiğim çizgi filmi kaçırırsam ya da yarın okula geç kalırsam” gibi. Fakat bazen çocuğun ciddi bir kaygısı da olabilir.

Küçük çocuklar ne yapabilecekleri konusunda oldukça abartılı düşüncelere ve kişisel yeterlilikleri konusunda şüphelere sahiptirler. Çoğunlukla bu yaştaki çocukların şüphelerinin giderilmeye ihtiyacı vardır. Ona güçlü olduğu alanlar hatırlatılarak şüphelerinin giderilmesi yararlıdır.

Şüpheleri gidermenin işe yaramadığı tek zaman, haksızlığa uğradığını düşündüğü zamanlardır. Bu, 2. sınıftaki çocuklar için çok önemli bir konudur. Sık sık haksızlığa uğradıklarından yakındıklarını duyarsınız. Zamanı geldiğinde adil olmak hakkında konuşmak yararlı olur. Çocuğa “ Neden haksızlık olduğunu düşünüyorsun? ya da “Bu durumda adil olan sence ne olurdu?” gibi sorular sorun. Çocuk adalet duygusuna sahip olmalı, fakat hayatın her zaman adil olmadığını bilmeli.

Bu yaş grubundaki çocuklara çok fazla kuralcı yaklaşmak, ufak kusurlar aramasına ve ispiyoncu olmasına yol açabilir. Ayrıca haksızlık konusunda sonu gelmeyen tartışmalar doğurur.

1. sınıfın masumiyetine ve hevesine sahiptirler, fakat daha olgun, kontrollü ve bağımsız davranırlar. Gelişen bağımsızlık durumu anne babalara bir rahatlama duygusu yaşatır. Birçok veli çocuğunu 2. sınıfa göndermenin, anaokulu ya da 1. sınıfa göndermekten daha kolay olduğunu belirtmektedir. Çocuklarının evden ayrılırken, servise binerken veya okula yaklaşınca daha az kaygılandığını söylerler. Tabii bazıları başlangıçta bu duruma alışmakta zorlanabilir. Çünkü çocuğunuz artık onu servise ya da sınıfa bırakmanızı istemeyecektir. Çevrenin, özellikle öğretmenin değer yargılarına oldukça duyarlıdırlar. Bu nedenle “Öğretmenimin söylediği doğru, sen bilmiyorsun” sözlerini çok duyarız. Öğretmenin sözü sizinkinden daha geçerli olacaktır, bu sizi incitebilir. Fakat bu duygularınızı gizlemek ve çocuğunuzun adaptasyonuna destek olmak çok önemlidir. Çünkü ne kadar uyum sağlarsa, o kadar mutlu ve başarılı olur.

2. sınıfta çocuklar belli etmese de onlar için derslerde başarılı olmak önemlidir. Okul hayatlarının önemli bir parçasıdır ve başarılı hissetmek isterler. Birinci sınıfta okuma ve yazmayı öğrenmeyen çocukların büyük bir kısmı, ikinci sınıfta bunu başarabilirler. Eğer kendini başarısız hissederse özsaygı ve özgüveni zedelenir. Bu yüzden anne-baba ve öğretmen çocuğa pozitif yaklaşmaya çalışmalı, notlara değil öğrenmeye odaklanmalıdır.

Eğer çocuğunuz öğretmeninin istediği gelişmeyi gösteremiyorsa karneden önce bunu öğrenmek yararlı olur. Öğretmen ekstra yardım önerebilir ve temel becerileri kazandırmada sizin yapabileceklerinizi anlatabilir.

Yıl sonuna doğru, özellikle ana derslerde ilerleme olmazsa öğretmeni öğrenme veya gelişimle ilgili profesyonel yardım almasını isteyebilir. Bazı veliler çocuğunun etiketlenmesinden ve bunun eğitim hayatını etkileyeceğinden korktukları için yardımı reddedebilirler. Burada önemli olan nokta öğretmenin söylediklerini kişisel olarak almamaktır. Öğretmenini dinlemek, çocuğunuzun güçlü ve zayıf yönleri hakkındaki kendi düşüncelerinizle onun söylediklerini karşılaştırmak, çocuğunuz için en uygun olanı yapmanız açısından için size yardımcı olacaktır.

Çocuğunuzun arkadaşlık ilişkileri konusunda hassas olmanız önemlidir. Ancak bazı çocukların çok fazla yakın arkadaşı yoktur ve bu durum onları rahatsız etmez. Çocuğunuz mutlu görünüyorsa ve sınıf arkadaşlarıyla iyi geçiniyorsa endişelenmenize gerek yoktur.

Her çocuğun kendine ait ihtiyacını fark etmek, yaşadığı zorlukları duymak, anlamak ve onun yerine yapmak değil onun yapması için destek olmak ebeveyne düşen önemli bir görevdir.

Çocuğunuzla ilişkinizde zorlandığınız durumlarda;
1- Öncelikle çocuğunuzun ihtiyacını anlayarak ve biricikliğini göz önünde tutarak bir yol
izlenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Ayrışma sürecindeki çocukların kendilerine ait hayalleri, istekleri, ihtiyaçları olması ve bunlar için ebeveynleriyle çatışmaları son derece normaldir.

2- “Benim yerimde olsan ne yapardın?” veya “Bunu senin çocuğun yapsaydı ona nasıl tepki verirdin?” gibi sorularla çocuğun kendine dışarıdan bir gözle bakılması sağlanabilir.

3- Çocuğun saatlik, günlük, haftalık programlar yapmasına yardımcı olunabilir. Neyin ne zaman yapılmasının daha faydalı olacağı konuşulup program düzenlemede ortaklaşa kararlar alınması, bu kararların çok daha etkin uygulanmasını sağlayacaktır.

4- Çocuğun her türlü bilgilendirmeyi, sonrasında uyarıyı almasına rağmen kurallara uymaması normaldir. Bu durumlarda hayatı normal akışına bırakıp çocuğun yapılan davranışın sonucunu görmesine müsaade edilmelidir (tehlike söz konusu olmadığı durumlarda). Mesela birçok yol denendikten sonra ödev yapmamayla ilgili olarak bazen anne babanın geri çekilmesi ve çocuğun bu konuda öğretmeniyle muhatap bırakılması işe yaramaktadır.

Dünya küçükler ve büyüklerden oluşur ve çocuklar yetişkinlerin yol göstermesini beklerler. Örneklere gereksinim duyarlar, hiçbir şey çocuk gibi davranan yetişkin kadar güven sarsıcı olamaz.

Neyi yapıp neyi yapamayacağı konusundaki sınırların eksikliği çocuğu şaşkına çevirir. “Merak etme, her şeyi isteyebilirsin. Ben tehlikeli olanı yapmana izin vermemek için buradayım.” diyen bir anne babaya gereksinimi vardır. Çocuğa saygı göstermek aynı zamanda ona sınırlar ve yasaklar koymak demektir. Çocuğun isteği göz önüne alınır ama aynı zamanda, isteğinin gerçekleşmesinin neden o anda olanaksız ya da sonsuza kadar yasak olduğu ona açıklanabilir.

İlköğretim Açılış Programı

Bugün;sınıfımızın oturma düzenini yaptık. Oturma planı hazırladık.Matematikten toplama ve çıkarma işlemlerini hatırlamak ve değerlendirme amaçlı alıştırmalar yaptık. Dün okuma ve okuduğunu anlama çalışması yapmıştık. Okuma çalışması sonucunda öğrencilerimizin okuma hızlarının yavaşladığını gördüm. Matematikten yaptığımız alıştırmalar ve tekrar çalışmaları sonucunda çok fazla bir eksik olduğunu görmedim. Birkaç hafta okuma ve dikte çalışmalarına ağırlık vereceğiz.
İlçemizde yeni eğitim - öğretim açılış programını okulumuz gerçekleştirdi. Sınıf öğrencilerinden Ceylin arkadaşımız "Okulumuz" isimli şiirini okudu.
Öğrencilerimiz evde bol bol hikaye kitabı okuyup anlatmalıdır. İngilizce dersinden sonra görsel sanatlar dersinde öğrencilerimden yaz tatilinde yaptıklarını anlatan bir resim yapmalarını istedim. Öğrencilerim resim yaparken ben de bazı öğrencileri ile okuma çalışması yaptım. Son dersimizde okulumuzun ön bahçesinde yakan top oynadık. Yarın ilçemizdeki ilkokul öğretmenlerinin kurs çalışması olacağı için ilkokullar 1 gün tatil edilmiştir. Öğrencilerimize dağıttığım formları perşembe günü toplayacağım.

28 Eylül 2015 Pazartesi

2015 - 2016 Eğitim Öğretim Yılı Başlar

Uzun bir yaz tatilinden sonra 2015 - 2016 eğitim - öğretin yılı bugün itibari ile başladı. Yeni eğitim - öğretim yılının ülkemiz adına hayırlara vesile olmasını dilerim. Başarılı bir eğitim - öğretim yılı geçirmek dileğiyle.

Geçen eğitim - öğretim yılının ilk gününden itibaren düzenli ve programlı bir çalışma ile 1.sınıfı bitirdik. Dönemin başında velilerime internet üzerinden de bilgi paylaşımında bulunmak için açtığım sinifimegitim.blogspot.com internet sitesinin takipçi sayısı her geçen gün artmaktadır. Belki bu kadar ilgi gösterilmiş olmasaydı geçen sene yaptığımız çalışmaların paylaşımını yapmayacaktım. Bu sene 2.sınıf olarak sinifimegitim de paylaşımlarda bulunmaya devam edeceğim. Ayrıca 1.sınıflar için özgün bir çalışma olursa onunda paylaşımını yapacağım.

2.sınıflar için yapacağım çalışmalar 2.sınıf etkinlik ve dosyaları sayfasında yer alacaktır. 1.sınıf ile ilgili yapacağım çalışmalar 1.sınıf etkinlik ve dosyalar sayfasına eklenecektir.

Bugün ilk dersimizde öğrencilerim ile sohbet ettik. Sınıfımıza yeni gelen öğrencilerimizi tanıdık. Öğrencilerinden tatili nasıl geçirdiklerini anlatmalarını istedim. Ders kitaplarını dağıttık. Daha sonra kullanacağımız ders kitaplarını sınıf kütüphanesine yerleştirdik.

İkinci dersimizde yaz tatilinde öğrencilerime verdiğim ödevleri topladım. Ödevler üzerine konuştuk. Ödevlerini getirmeyen öğrencilerimiz yarın geitreceklerdir. Kalan zamanımızda öğrencilerimin okuma ve yazma durumlarını ölçmek için okuduğunu anlama çalışması yaptık. "Tiko ile Miko" metnini takip ederek okuduk.

Üçüncü dersimizde okuma çalışması yapmaya devam ettik. Kalan zamanımızda ve dördüncü dersimizin bir kısmında öğrencilerime dağıttığım çizgili kağıtlara alfabemizdeki harfleri yazdık. Harflerin yazılış şekillerini tekrar ettik. Ses hissetme üzerinde örnekler verdik. Kelime olarak dikte çalışması yaptık.

Dördüncü dersimizin kalan zamanında öğrendiğimiz şarkıları tekrar ettik.

Öğleden sonraki derslerimizde okulumuzun arka bahçesinde serbest oyunlar oynadık.

25 Eylül 2015 Cuma

Kalemi Doğru Tutmanın Gelişim Aşamaları

Okulların açılmasına sayılı günler kala faydalı olacağını düşündüğüm bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasından ve bu süre zarfında verilen eğitimlerden dolayı 1.sınıfa başlayan öğrencilerin büyük bir kısmında kalem tutmakta zorlanan öğrenci le karşılaşmadım. Ama 1-2 kişi de olsa bu öğrencilere yazma becerisini öğreteceğimiz için kalemi doğru tutmayı öğretmemiz gerekiyor.
Çocuk fiziksel gelişimini emeklemek, tırmanmak, iteklemek gibi  eğleneceli kaba motor hareketlerini yaptıkça, omuz ve kol kasları güçlenecek ve sağlamlaşacaktır. Bununla birlikte çocuğun kalem tutuşu değişir ve zaman içinde gelişme gösterir.
Gelişimde, “büyükten küçüğe” ve “yakından uzağa” olarak adlandırılan prensipler vardır. Basitçe bunun anlamı; çocuklar,   elde ki küçük kaslarından önce, kolların ve gövdenin büyük kaslarını geliştirirler, bu vücut merkezine yakın olan yakın kasların (omuz kasları, üst kol kasları vb gibi), daha uzakta olan kaslara (el kasları gibi) göre daha önce gelişmesidir de.
Çocuklar, omuz ve kol kasları yeteri derecede desteklemeye başlamadan, “doğru” kalem tutma konusunda   teşvik edilir ve zorlanırsa, genellikle, kalemi acaip bir şekilde kavramak gibi, ince motor problemlerinin bulunduğu , karman çorman bir çalışma, hatta çizim ve boyama aktivitelerinden sakınmalar görülebilir.
O zaman, çocuğun düzgün bir şekilde çizmesi ve boyaması için acele etmemek, gelişimlerini aşağıda bahsedildiği gibi aşama aşama ilerletmesini beklemek gerekir.Çocuk okula gitme yaşı geldiğinde kalemi doğru olarak tutacak ve kontrol edecektir.
 Aşamalar
1) "Yumruk tutuşu" çocuğun (12-24 ay) kalemi avuçlamasıdır. Çocuk kalemi omuzdan gelen hareketleri kullanarak oynatır.
2) Çocuk, kol ve el kasları üzerinde daha fazla kontrol kazanmaya başladıkça, “Avuç içi tutuşu” nun kullanılmaya başladığını göreceksiniz. Burada, kalem avuç içi ile kavranmış ve çocuğun dirseği hafifçe dışa doğru durmaktadır.
3) Omuz kasları sabittir, ve çocuğunuz kalemi hareket ettirmek için omuz kaslarının yanında kol kaslarını kullanmaktadır.
4) Bundan sonra ki aşama yanıltıcı ismiyle “olgunlaşmamış” 5 parmak kalem tutuşu, isim yanıltıcı çünkü okulda kullanıldığı gibi 3 parmak ile tutuş değil fakat 4 yaş için kesinlikle mükemmel olgunlaşmış bir tutuş!  
5) 5 parmak kalem tutuşunda,  bilek genellikle  masadan uzakta durmakta ve boyama için bilek hareketleri kullanılmakta. Genellikle ilk başlarda kalem oldukça sıkı kavranır fakat el kasları geliştikçe yavaş yavaş parmak hareketleri görülmeye başlar.
6) 5-6 yaş da ya da bazı çocuklarda biraz daha geç, olgunlaşmış 3 parmak ile kalem tutuş rahatlıkla kullanılmaktadır. İlk başta, parmaklar gergince duruyor ve çocuğun çizim ya da boyama için hala bilek hareketlerini kullanıyor olabilir fakat parmak kasları gittikçe daha fazla beceri kazandıkça, çocuk çizim ya da harfleri yaparken parmak hareketlerini kullanabilecektir.
Eğer çocuk kalem tutuş şekilleri arasında geçişler yaşıyorsa buna şaşırmamak gerekir. Omuz ve kol kasları güçlenip sabitleşmeye başladıkça, çocuk gittikçe daha az değiştirecektir. Bunu aynı bebekken yürümeyi öğrenmeye benzetebiliriz. Ne zaman bacakları yürümekten yorulursa, hemen emeklemeye geri döner ama dayanıklılığı arttıkça ve becerileri geliştikçe, zamanla daha fazla yürüyecektir.O yüzden çocuğun ilk başlarda ki tutuşuna döndüğünde cesaretini kırmamak; bunun yerine onu doğru kalem tutuşu geliştirecek, omuz kaslarını güçlendirecek bazı kaba motor aktivitelerine ve el kaslarını geliştirecek el egzersizlerine teşvik etmek gerekmektedir.

13 Eylül 2015 Pazar

Yaratıcı Drama (Tanışma ve Selamlaşma)



Tema:Tanışma ve Selamlaşma
Kazanımlar:
* Farklı bir ortama katıldığında kendisini tanıtır.
* Arkadaşlarıyla karşılaştığında onlara nasıl selam vermesi gerektiğini kavrar.     
Kullanılacak Araç – Gereç: Müzik, top
 
ÖĞRETME – ÖĞRENME SÜRECİ

ISINMA VE OYUN (Giriş Süreci)

1) Neşeli Heykeller
Öğrenciler çalışma yerinde serbest olarak ayakta beklerler. Öğretmen öğrencilere şu yönergeyi söyler: “Çocuklar! Sizlere şimdi çok kısa bir hikaye anlatacağım. Çok eski zamanlarda ülkenin birinde zengin bir adam yaşarmış. Bu adam zenginliği ile ülkede yaşayan fakir insanlara her zaman yardım edermiş. Bu yüzden diğer insanlar bu adamı çok severmiş. Adamın çok güzel ve çok büyük bir evi varmış. Evinin bahçesinde türlü türlü ağaçlar ve çiçekler, çok güzel büyük bir havuz ve bir sürü heykel varmış. Ama bu heykeller sizin bildiğiniz heykellerden değil. Bu heykeller ne zaman bir müzik duysalar hemen dans etmeye başlıyorlarmış. Müzik bittiğinde eski hallerini unutup yeni şekillere giriyorlarmış.
Şimdi sizler bu zengin adamın bahçesindeki heykellersiniz. Müzik duyduğunuzda dans etmeye başlıyorsunuz. Müzik durduğunda eski halinizi hatırlamadığınız için yeni şekle girip donuyorsunuz. Oyun bir süre oynandıktan sonra bitirilir.

2) Top Yardımıyla İsim Çalışması
* Çalışma ortamına göre öğrenciler daire şeklinde yere otururlar veya ayakta dizilirler. Öğretmen eline topu alır ve kendi adını söyleyerek (“Benim adım ………. ”) seçtiği birine topu götürüp verir. Topu alan öğrenci kendi adını söyleyerek topu başka arkadaşına verir. Herkes kendi adını söyleyinceye kadar çalışma devam eder.
* Oyunun ikinci aşamasında topu eline alan öğrenci önce kendi adını daha sonra topu kime gönderecekse o arkadaşının adını söyler ve topu arkadaşına gönderir (“Benim adım ……….. topu göndereceğim arkadaşımın ismi ……….. ”). Herkes oyuna katıldıktan sonra çalışma bitirilir.

3) Benimle Gelir Misin?
         Öğrenciler çember halinde sıralanır. Bir kişi çemberin dışında ebe olarak kalır. Ebe çemberin etrafında dolaşmaya başlar. Dolaşırken istediği bir arkadaşının omzuna dokunarak ismiyle “ ……….. benimle gelir misin?” der. Seçtiği kişi çemberin dışına çıkıp ebeyi takip eder. Ebe çemberin etrafında dolaşırken çeşitli hareketler yapar. Ebeyi takip eden kişi ebenin yaptığı hareketlerin aynısını yapmaya çalışır. Ebe seçtiği kişinin yerine gelince oraya geçer ve arkadaki kişi yeni ebe olur. Oyun bu şekilde müzikle devam ettirilir.

DRAMA ETKİNLİĞİ VE DOĞAÇLAMA (Geliştirme Süreci)

         * Öğretmen sınıfı ikiye ayırır. Öğrenciler karşılıklı olarak sıralanırlar. Öğretmen tanışma ve selamlaşmanın önemi üzerinde durur ve birkaç tanışma ve selamlaşma örneği vererek topluca yapılır. “Her öğrenci karşıdaki eşinin gözüne baksın. Elimi çırptığımda eşlerinize doğru yavaşça yürüyün elinizi uzatıp ‘Merhaba’ diyerek tokalaşın. Sonra geriye dönerken ‘Hoşça kal’ deyip yerinize geçin. Elimi çırptığımda eşinize doğru gülümseyerek yürüyün, adınızı söyleyin ve eşinizin adını öğrenin. El sallayarak geriye dönün ve yerinize geçin. Şimdi kollarınızı açıp eşinize doğru biraz hızlıca yürüyün, eşinize sarılın ve geri dönüp hızlıca yerinize geçin.” denilir.
         *  Öğrencilerden ikili gruplar oluşturulur. Sırayla ortaya alınır ve her birine çeşitli selamlaşma yönergeleri verilerek bunları canlandırmaları sağlanır. “Yavaşça yürüyün, karşılaşınca göz göze bakarak birbirinize sessizce ‘Merhaba’ deyin. Karşılaştığınızda ağlıyormuş gibi yaparak ‘Hoşça kal’ deyin. Karşılaştığınızda gülümseyerek ‘Nasılsın?’ deyin. Kızgın bir şekilde ‘Hoşça kal’ deyin. Karşılaştığınızda el sallayarak ‘Güle güle’ deyin. Esneyerek ‘Günaydın’ deyin. Yorgun bir şekilde ‘İyi akşamlar’ deyin. Kahkahalar atarak ‘Hoş geldin’ deyin. Şaşkın bir şekilde ‘Nasılsın?’ deyin. Tek ayak üzerinde sekerek ‘Seni çok iyi gördüm’ deyin. Çift ayak üzerinde zıplayarak ‘Çok güzel bir gün’ deyin.” şeklinde yönergeler verilerek selamlaşmanın üzerinde durulur.
         * Öğrencilere orta boy resim kağıdı ve boya takımları dağıtılır. Öğrencilerden yeni katıldıkları bir ortamı ve bu ortamda diğer insanlar ile tanışma sürecini görsel çalışma ile anlatmaları istenir.

         * Doğaçlama: Öğrencilerden 4 veya 5 er kişilik gruplar oluşturulur. Her gruptan “bir arkadaş ortamını ve bu arkadaş ortamına yeni gelen biri ile tanışma” sürecini kısa bir şekilde canlandırmaları istenir. Öğrencilere yeterli zaman verilir. Öğretmen isteyen gruplara katılıp yardımcı olabilir.
 
DEĞERLENDİRME VE PAYLAŞIM (Sonuç Süreci)

         * Öğrenciler yerlerine geçerler. Çalışmalarla ilgili öğrencilerin sırayla düşünceleri alınır. En çok hangi etkinliği beğendikleri, hangisinde zorlandıkları sorulur.
        * Yeni tanışılan kişilerin isimlerini öğrenmenin ve selamlaşmanın önemi üzerinde durulur.
      * Çocukların birbirlerine nazik davranmaları ve arkadaşlarıyla iyi ilişkiler geliştirmelerinin üzerinde durulur.

12 Eylül 2015 Cumartesi

2.Sınıf Olarak Hazırız

5 Eylül tarihli sınıf tasarımının öğrenci başarısına etkisi konulu bir makale paylaşmıştım. Makalede sınıf tasarımlarının öğrenci başarısına etkisinin olumlu olduğu yapılan araştırmalar sonucunda göstermiştir. Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında 1. sınıfları okuturken öğrencilerimizi boğmayacak ve sürekli kullanabileceğimiz öğretim materyalleri kullanmıştık. Bunlardan en çok yararlandığım sınıfın zeminine yazdığımız harfler oldu. Bu harfler sayesinde ses birleştirme işini oyunlaştırarak kavratmaya çalıştım ve çok etkili oldu. Ayrıca duvarlara astığımız materyaller ile sürekli tekrar çalışmaları yaptık.

Yeni eğitim - öğretim yılında sınıf değişikliği yaptığımız için öğrencilerimin durumuna ve kendime göre yeni sınıfımızı seminer döneminde şekillendirmeye çalıştım. İşte 2.sınıfımız;
 Sınıf kapımızda sınıf mevcudumuzu gösteren çalışmamız. Türk bayrağımızı 1.sınıftayken beraber yapmıştık. Onluk - birlik evi ve basamak tablosu ile ilgili materyallerimiz.
 1.sınıfta haftanın günleri ve takvimimiz yan duvardaydı. Bu sene tahtanın çevresini zaman konusu için kullanmayı düşünüyorum.
 Yeni sıralarımız ve vazgeçilmezim olan "U" düzeni :D Kitaplarımız hazır. Mevsim şeridi tablosunu haritalar için kullanacağım.
 3 boyutlu mevsim şeridimiz. Geçen sene hazırlamıştım. Çok beğenilmişti. Kullanmaya devam ediyoruz.
 Atatürk köşesi panomuz. Bu panoda değişiklik yapmıyorum.Atatürk ile ilgili kazanımlarda yaptığımız etkinlikleri yazı ve görsel sanatlar panolarında sergiliyoruz.
 Yazı tahtamız sınıfa göre küçük ama kullanılmayacak durumda değil. Daha büyük bir yazı tahtası bulduğumda değişiklik yapacağım.
Bu sene çarpım tablosuna geçeceğimiz için ritmik saymalar önemli. Bu çalışmayı çarpım tablosunu öğrenmek için kullanacağız. Çalışmanın devamını 3. sınıfa geçtiğimizde asacağım.

10 Eylül 2015 Perşembe

Okulun İlk Günü

Okulun İlk Günü
    11 Eylül 2015 tarihinden itibaren okullarımızda öğretmenlerimizin yeni eğitim - öğretim semineri bitiyor. Bu seminer döneminde sınıflarımızı hazırlamaya çalıştık. Program ve planlamalarımızı yaptık.
    Bu sene okulların bayramdan sonra açılması özellikle 1. sınıf öğrencileri için zor olacaktır. Her sene yapılan uyum haftası okula yeni başlayan öğrencilerimiz için özellikle 1. sınıflar için çok önemliydi. Bu sene alınan kararlar doğrultusunda bu uyum haftası yapılmadı. Okullar açıldığında bir kaç gün düzenin sağlanması için geçecektir. 
    Bu sene 1. sınıfı okutacak öğretmen arkadaşlarımızın kullanabileceği bir kaç evrak paylaşımını yapacağım. İlk gün öğrencilerimiz ile beraber velilerimizde okulda olacaklardır. İlk gün velilerimiz ile mutlaka kısada olsa toplantı yapmanızı öneririm. "Veli Broşürü" nü velilerimize dağıtıp bu broşür yardımıyla toplantı yapabilirsiniz. Broşürün içinde ihtiyaç listesi vardır. Listeyi kendinize göre düzenleyebilirsiniz. İhtiyaç listesine kullandırmayacağınız malzemeleri yazmayınız arkadaşlar. İlerleyen zamanlarda veliler sürekli "Hocam bunu ne zaman kullanacaksınız?" tarzında sorular sorabilir. :D Aldıracağınız malzemeler ileriye dönükte olabilir. Mesela ben senenin başında velilerden 15 er tane fon kartonu ve krapon kağıdı istemiştim. Bu sene aldırmayacağım çünkü yarısı arttı. Kullanmaya devam edeceğim. Velilere öğrencileri tanıma formlarını dağıtıp doldurmalarını isteyiniz. Bu formlar öğrencileri tanımanızda sizlere yardımcı olacaktır. Öğrenci bilgilerini e-okul sistemine işlerken de faydalanabilirsiniz. 





sinifimegitim.blogspot.com sitesi 1.sınıf etkinlik ve dosyalar sayfasından uyum haftası için geçen sene yaptığım günlük planlara ulaşabilirsiniz. Bu planlamaları uyum haftası için hazırladığımdan dolayı 3 - 4 ders saati sürüyor.