29 Haziran 2015 Pazartesi

Çocuk Eğitiminde Ailenin Rolü



ÇOCUK EĞİTİMİNDE AİLENİN ROLÜ

 “Eski devirlerin birinde bilge bir devlet başkanı etrafındaki adamlara bir servetiniz olsa neler yapardınız diye fikirlerini sorar. Oradakiler hanlar, hamamlar yaparım, aşevleri yaptırırım, camiler, kütüphaneler yaptırırım, şeklinde fikirler öne sürerler. Bunları dinleyen o bilge insan bu dediklerinizin hepsi güzel yatırımlar fakat ben olsaydım o serveti insan yetiştirmeye kullanırdım. Çünkü iyi yetişmiş insan olduktan sonra bu dediklerinizin hepsi olur. İdeal insanlar olmadan ise, bunların hiç biri istendiği gibi olmaz der.”


 Eğitim - öğretim sezonu başladığında öğrenci velileri çocuklarıyla beraber okulumuza gelir ve "eti senin kemiği benim" ifadesi artık klasikleştiği için, hocam "eti de kemiği de senin" deyip çocukları bize teslim ediyor. Anaokulu ve ilkokulun ilk sınıflarında velinin okula ilgisi ilerleyen dönemlerde gittikçe azalmakta ve kaybolmaktadır. Ve, artık biz çok ısrarla çağırmadıktan sonra pek okula uğramıyorlar. Herhangi bir veli toplantısı için çağırdığımızda da istediğimiz katılım her zaman sağlanamıyor.

 Bir çocuğun yetiştirilmesi konusunda çocuğun bize teslim edilmesi ile, velilerin işi bu kadarla bitiyor mu acaba?

 İyi bir çocuk yetiştirmek için anne babanın "çocuk eğitimi" konusunda gerekli bilgileri edinmeleri mutlaka şarttır. Çünkü insan yetiştirme yanlış adım affetmez. Günümüzde müstakil bir bilim dalı olarak psikolojiyi ele alan insanların hep batıdan çıkması ve bunların içinde Freud gibi insan fıtratına aykırı bazı düşünceleri olan insanların bulunması bizim insanımızın Psikolojiye uzun bir süre kapalı kalmasına sebep olmuş.

 Ülkemizde psikoloji ilmine olan bu yabancılık kendini en çok eğitim sahasında gösteriyor. Nasıl ki basit bir makinenin kullanılabilmesi için o makine konusunda mühendislik fakülteleri açılıyor, kitaplar yazılıyor, araştırmalar yapılıyorsa, binlerce makineden daha kompleks bir psikolojik ve biyolojik yapıya sahip bir insanı yetiştirmek için de, o işin eğitimini almak önemli olsa gerek! Çocuğun yanımızda sadece bedenen normal gelişimini sürdürmesi, büyüyor olması onu iyi yetiştiriyoruz anlamına gelmez!

Çocuk Yaşadığı Ortamdan İzler Taşır
 
Çocukların olumlu ya da olumsuz yetişmeleri, içinde bulundukları ve geliştikleri ortamın durumuna bağlıdır. Bir anne-baba için iyi çocuk yetiştirmenin ilk basamağı, çocukların her davranışından, çevreden ve okuldan önce kendilerinin birinci dereceden sorumlu oldukları bilincine varmaları gereklidir. Çocuk ev ortamında "konuşmayı" kendi kendine birinin ona özellikle konuşmasını öğretmesine gerek kalmadan öğrendiği gibi her türlü tavır, davranış ve düşünceyi de ev ortamında tabii olarak alır. Çünkü öğrenme hemen çocuğun doğumuyla başlar.

Çocuklarının yaramazlıklarından, huysuzluklarından, itaatsizliklerinden, televizyonun ve bilgisayarın karşısına geçip faydalı-faydasız her programı seyretmelerinden, ders çalışmamalarından yakınan büyükler, her şeyden önce ev ortamını ciddi bir şekilde mercek altını almalıdırlar. Eğer ev ortamı böyle problemlere sebebiyet verecek durumda ise her şeyden önce bunlar çözülmelidir.

İnsanlar yeni bir şeyi öğrenirken genellikle kendilerine bir model seçerek onu taklit ederler ve bu tip öğrenme çocuklarca belki de önemli öğrenme biçimidir. Çocuklar karşılarında daima öğütler veren insanlar değil, o öğütleri yaşayan modeller görmek ister. Çocuğa "kitap oku" tavsiyesinden ziyade kitap okuyarak bunun aşılanmasının daha etkili olduğunu herkes takdir eder.

Kitap okuyan bir ailenin çocukları kitap okumuyorsa bu duruma şaşırıp nedenlerini araştırmada haklı olunabilir. Fakat büyüklerin kitap okumadığı bir evde çocuğun kitap okumamasından yakınmanın ne kadar haklı olup olmadığını takdirlerinize havale ediyorum.

Evet, kısaca, normal akli ve ruhi melekelere sahip bir çocuğun yetiştirilmesindeki tüm sorumluluk çevreden, okuldan önce anne-babaya aittir dersek herhalde mübalağa etmiş olmayız. Çünkü bütün psikologlar insanın karakterinin 7 yaşına kadar büyük ölçüde biçimlendiğini ifade ederler. İşin asıl garip tarafı, büyüklerin bütün bu sonuçlardan sadece çocuğu sorumlu tutup her zaman onu suçlamalarının, işin çözümünü büsbütün zorlaştırdığının farkında olmamalarıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder