19 Temmuz 2015 Pazar

Çocuk Gelişimine Giriş

 
 Yapılan gözlem ve çalışmalar, belli gelişim dönemlerinde çocuklarda ortak olan eğilim ve davranış kalıplarının bulunduğunu ortaya koymaktadır. Gelişim süreci;
* Motor Gelişim,
* Bilişsel (Zihinsel) Gelişim,
* Dil Gelişimi,
* Duygusal ve Sosyal Gelişim olarak ele alınmakta ve çocuklarda gelişim hızları yaşa bağlı olarak değişmektedir.

Çocuğunu sağlıklı ve dengeli bir şekilde yetiştirmek isteyen anne babalar mutlaka çocuklarının yaşlarına göre gelişim dönemleriyle ilgili bilgi sahibi olmak zorundadırlar.
Anne babaları bilgiye boğmadan kısaca onların işine yaracak düzeyde bilgi sunmaya çalıştık.

DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM
Bebeğin sağlıklı gelişmesi, anne babaların doğum öncesi bilinçli davranışlarına bağlıdır. İrsi bir takım hastalıkların kalıtım yoluyla bebeğe geçebileceği unutulmamalı ve bu konuda duyarlı davranılmalıdır.
Özcan KÖKNEL’ e göre: “Çeşitli geçiş şekillerine göre, kalıtımsal hastalıklı ailelerin çocuklarında, % 100’ le % 25 arasında hastalıklı doğma şansızlığı bulunmaktadır. Ancak nedeni kesin olarak bilinmeyen bedensel sakatlık ve özürlerle, çok gene bağlı kalıtımsal geçiş gösteren bazı hastalıklarda bu oran % 10’a kadar düşmektedir.
Rasgele evlenmelerden doğan çocukların herhangi bir hastalık, sakatlık ya da bozukluğu taşıma şansızlığı 1/40 olarak hesaplanmıştır.

Akraba dolayısıyla aynı olan genlerin oranı şöyledir:
Akrabalık durumu Ortak genlerin durumu
Tek yumurta ikizleri 1
Çift yumurta ikizleri ½
Büyükbaba ve büyükanneler
Torunlar
Amca, dayı, hala, teyze
Yeğenler,
Üvey kardeşler
Çift birinci derecede kuzenler
(İki kardeşin iki kardeşle evlenme-
lerinden olan çocuklar ¼
Kardeş çocukları (Kuzen) 1/8
Kardeş çocuklarının çocukları 1/32
Üçüncü dereceden kuzenler 1/128
Bütün bu söylenenler, yakın akraba çiftinin ortak soylarında bilinen çekinik kalıtımsal hastalık olmadığı durumlardadır. Ailede bu tür bir hastalık varsa, doğacak her 32 çocuktan biri hasta olabilecek demektir.”

Doğum öncesinde annenin dikkat etmesi gerekenler:

• Çocuğun olumsuz etkilenmemesi açısından gebelik sırasında özellikle ilk iki üç ay içinde tedavi amacıyla, hekim kontrolü olmadan ilaç alınmamalıdır. Uyuşturucu, uyarıcı, ağrı kesici, kusmayı önleyici, uyku ve sükunet verici ilaçlar kesin olarak alınmamalıdır.
• İnceleme ya da tedavi amacıyla x ışını alan annelerin daha çok sakat çocuk doğurdukları görülmüştür.
• Gebelikte alkol ve sigara kullanan annelerin çocuklarında zeka geriliği ve sakatlıkların daha çok olduğu saptanmıştır.
• Gebeliğin her döneminde annenin karşılaştığı ruhsal sorunlar, anne baba arasındaki problemler bebeği olumsuz yönde etkilemektedir.
• Gebelikte annenin yaşadığı bedensel sarsıntılar, karnının üzerine düşme ve vurmalar doğacak çocukta olumsuz izler bırakabilir.
• Çocuğun normal bir şekilde gelişebilmesi için ihtiyacı olduğu besinleri anneden alması gerekmektedir. Annenin hamilelik müddetince 10 kilo alması gerekir. Daha fazlası anneyi lüzumsuz yere şişmanlatır.
• Annenin aldığı besinlerin büyük bir kısmını proteinler, madensel tuzlar, mineraller olması gerekir. Bunun için de bol miktarda süt, et, baklagiller balık, sebze ve meyve almalıdır. Bütün vitaminler çocuğa lazımdır. Ayrıca yeteri kadar kalsiyum almayan anne kendi dişlerini ve kemiklerini kaybetmiş olur. Çünkü çocuk ihtiyacı olduğu kalsiyumu almak için ( Eğer annesi besinleri almamışsa) annenin diş ve kemiklerini eritmek suretiyle kendine gerekli olan kalsiyumu alır. Fosfor çocuğun beyninin iyi gelişmesini sağlar. Bunun için annenin bol balık tüketmesi gerekir. Çocuğun anemi (kansızlık) olmaması için annenin bol miktarda demir alması gerekir.
• R.h Faktörünün etkine dikkat etmek gerekir. İnsan kanı A, B, 0, AB olmak üzere dört gruptur. Ayrıca bu gruplarda (-) ve (+) olmak üzere ikiye ayrılır. Annenin kanın (-), babanın kanın (+) olduğu durumda kan uyuşmazlığı meydana gelmekte ve çocuğun kanın değişmesi icap etmektedir.


ÇOCUĞUN PSİKO-SOSYAL GELİŞİM SÜRECİ
a) 0 – 8 YAŞ DÖNEMİ
Hamilelikle başlar 8-9 yaşında sona erer. Çocuk ilk yıllarda tamamen annesine bağlıdır. Gereksinmeleri iyi karşılanmadığı zaman problemli ve huzursuz bir çocuk olur.

Bu dönemde annenin yapması gereken en bilinçli davranışlardan birisi çocuğunu emzirmesidir. Anne sütü üzerinde yapılan araştırmalar; Anne sütünün çocuk için vazgeçilmez değerde olduğunu göstermektedir. Ayrıca anne çocuğunu emzirmekle ve ona dokunmakla çocuğuyla arasında duygusal, sıcak ve sevgi yüklü bir yakınlığın kurulmasını da sağlamış olur.

Emzirme anında annenin sinirli olması, bebeğin annesinden sıkıntı çekmesi yada sıkılıyormuş gibi davranması, sabırsızlanması, emme sırasında birden bire göğsünü çekerek başka işle meşgul olması, çocukta karmaşık duygusal bozuklukların tohumlanmasın ayol açar. Bu duygusal bozukluklar genellikle çocuğun yaşamı boyunca sürer.

Bebeğin memeden erken ayrılması zararlıdır. Memeden erken ve birden kesilen çocuklarda parmak emme, tırnak yeme, altını ıslatma, ağlayıp tepinme ve çeşitli korkular görülebilir.

Uyku da bu dönemde besinler kadar önemlidir. Yeni doğan bebek neredeyse 24 saatini uyku ile geçirir. Bebek büyüdükçe daha az uyumak isteyecektir. Çocuğun rahat uyuması için; temiz, sıcak, havadar ve rahat bir ortam sağlanmalıdır.

Ayrıca çocuğun sevgi, şefkat ve ilgi gibi duygusal gereksinmeleri ihmal edilmemelidir. Annenin sevgi dolu bakımı ile büyüyen bebek güven duygusu içinde, sevme ve kendini sevdirme yeteneğine sahip, çevresi ile uyumlu bir insan haline gelecektir. İlk yılda gereksinmesi olan sevgiyi bulamayan çocuk güvensiz ve uyumsuz olur.

Bu dönemde çocuk çevresindeki bütün olayları da algılar. Anne baba uyumu yada uyumsuzluğu onu etkiler. Yani çocuğa gösterilen sevgi kadar anne babanın birbirlerine göstereceği sevgi de çok önemlidir. Anne babanın anlaşamamaları, sık sık kavgaları, babanın çocuğun gözü önünde anneyi dövmesi yada aşağılaması çocukta korku ve endişe doğurur. Hele anne babanın ayrılacakları korkusu çocuğun ruhunda çok karmaşık, kabullenmesi zor yıkımlar oluşturur.

Çocuk bu dönemde bireysel bedeninin sınırlarını keşfetme ve oluşturma çabası içindedir. Kendi vücudu ile ilgilenir. Elleri ile ayaklarını, vücudunun değişik yerlerini tutar, oynar. Yürüme, merdiven çıkma, zıplama gibi hareketleri dener. Dış dünya ile ilgilenir. Yürümeye başlayınca çevresinde gördüğü her şeyi ellemek, tutmak ve almak ister, hatta merak ettiği eşyayı eller, yere atar, tekrar alır, sallar, sürter, yırtar, her şeyi ağzına sokar. Onların yerini değiştirir. Bazen kırar, döker. Bütün bu davranışlarının çocuğun çevresindeki evreni araştırma, keşfetme, tanıma ve öğrenme çabası olduğu unutulmamalı. Maalesef anne babalar çocuklarının her tarafı kurcalamasından ve etrafı dağıtmasından rahatsız olurlar ve ona ellerine vurarak ve ona kızıp, bağırarak ceza vermeye kalkışırlar. Çocuğun psiko-sosyal gelişiminin sağlıklı olabilmesi adına bu dönemde çocuğun engellenmemesi anne babanın yapabileceği en önemli davranıştır. Çocuk bu dönemde her şeyi yapabileceği inancına sahiptir. Yeni denemelerde bulunmaktan çekinmez ve bu denemeleri sonucunda kendine güveni artar. Artık o; kişisel kapasitesini ve gücünü fark etmeye başlamıştır ve bunu çevresine fark ettirmeye çalışır. Kendini dünyanın merkezi olarak algılar ve herkesi onun etrafında döndüğünü sanır. Son derece bencildir. Egosu çok güçledir. Her zaman “ben ve benim” der.

“Taklit” bu dönemin en önemli öğrenme biçimi olduğu için; çocuğun bilgiye, nasihate değil, zengin tecrübeye,örnek davranışlara ve örnek model insanlara ihtiyacı vardır. Öğrenme ve gelişim “beş duyu merkezlidir” (Görme, duyma, koklama, tatma, dokunma) Onun için mutlaka beş duyusuna hitap edecek tarzda etkileşim ortamları oluşturulmalıdır. Mutlaka farklı ortamlarla ve insanlarla çocuklarımızı bir araya getirmeliyiz. Çocuklarını, dışarıyı seyredecek şekilde kangurunun içine koyup gezen turistleri gördükçe onları takdir ediyorum. Çünkü bu konumdaki çocuk; çok farklı mekanlarla ve insanlarla karşılaşmış oluyor. Batı kültüründe gözlemlediğim bu davranışı bizim de hayata geçirmemiz çocuğumuzun gelişimi adına çok önemli.

Oğlum her yeri keşfetmişti. Son olarak anneler için kutsal mekan olan misafir odası kalmıştı. Ve tabii girilmesi yasak bölge. Annesinin her dalgınlığında mutlaka orayı araştırmaya girişirdi. Sonunda orayı da keşfedince artık evde durmak istemediğini başka ortamlara gitmek istediğini fark ettik. Bu durum hepimizin çocukları için geçerli. Onları sınırlama ve engelleme yerine daha fazla etkileşime girecekleri ortamlar hazırlamalıyız.
Bu dönemde çocukta bağımsızlık, güven duygusu ve atılganlık gücü geliştiren serbest hareketlere önem verilmeli ve çocuğun dünyayı keşfetmesinde ona yardımcı olunmalıdır.

BU DÖNEMDE UYGULANACAK İLETİŞİM METODU

Bu dönemde çocukta duygusallık, benlik ve özgür irade, akıl ve mantık yürütme var olmasına rağmen oldukça sönüktür. Onun için bu dönemde çocukla iletişim kurarken isteklerimizi ona yansıtırken ikna edici mantıklı sözler bulma yerine; onunla konuşurken ona dokunmalı ve onun gözlerinin içine bakmalıdır. Çünkü bu dokunmalar çocukta emniyet ve kabul edildiği hissini oluşturur. Bu onu rahatlatır ve sizinle “açık iletişim” kurmasını sağlar.

BU DÖNEMİN KARAKTERİSTLİK ÖZELLİĞİ

- Beş duyu yoluyla ve taklitle öğrenir.
- Öğrenme ve gelişim bu dönemde beş duyu merkezlidir. Onun için verilecek bilgilerin beş duyuya hitap edecek tarzda verilmesi çok önemlidir.
Bir okulda Kurtuluş Savaşını çocuklara öğretme adına yapılan çalışma tam bu dönem çocuklarına yönelikti. Öğretmen arkadaş öğrencilerine (ilkokul 2. Sınıf) ; kumdan bir Türkiye haritası çizdirmiş ve pilastik oyuncak askerler ve savaş silahları hangi cephelerde düşmanlarla savaşmışsak isimleriyle birlikte oralara yerleştirilmiş. Tamamen çocuğun beş duyusuna hitap eden bu uygulama bu dönemde çocukların hem öğrenmesini kolaylaştıracak hem de öğrendiklerinin kalıcılığı sağlanmış olacaktır.
- Kendini dünyanın merkezi olarak algılar ve herkesi onun etrafında döndüğünü sanır.
- Biyolojik bedenini gezegene yerleştirmeye çalışır.
- Son derece bencildir. Ego çok güçlüdür. Her şey “ben” üzerine kuruludur.
- “Her şeyi yapabilirim” der.
- Çocuğun bilgiye nasihate değil, zengin tecrübeye, örnek model insanlara ve örnek davranışlara ihtiyacı vardır.

BU DÖNEMDE ÇOCUK İÇİN EN ÖNEMLİ ANAHTAR GIDA

Sevgiyle, şefkatle çocuğa dokunmadır. Çocuğun doğumuyla birlikte beyinde dokunma merkezi tamamlanır ve devreye girer ve diğer bütün beyin bağlantıları bu merkez aracılığıyla doğumdan sonra gelişmeye başlar bunun için bu dönemde dokunma çok önemlidir.

BU DÖNEMDE ÇOCUĞUN İHTİYACI OLAN İKİNCİL GIDALAR
• Güvenlik
• Sıcaklık
• Hoşgörü (Çocuğun hata yapmasına göz yumma, ona deneme yanılma imkanı verme, onun dünyayı keşfetmesine yardımcı olma.)
• Çocuğun “beş duyusunu” geliştirici imkan ve ortamlar sağlama.

BU DÖNEMDEKİ ÇOCUK İÇİN ZEHİRLİ GIDALAR

• Fiziksel tehdit ve korkutma. Çocuğun içine kapanmasına , korku duymasına ve pısırık olmasına yol açar.
• Kötü modeller ve davranışlar. Çocuğun bu dönemde öğrenme biçimi taklit olduğu için iyi kötü ayrımı yapmaz. Televizyonda şiddet içerikli filmleri seven ve izleyen babanın ; çocuğuna:
- “Oğlum senin bu tür filmleri izlemeni istemiyorum” demesi.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder