1 Temmuz 2015 Çarşamba

Çocuğunuzu Gerçekten Dinliyor Musunuz?


Çocuğunuzu Gerçekten Dinliyor Musunuz?

Anne babalar genellikle çocuklarını dinlediklerini düşünürler, oysa çocuk konuşurken sürekli ikaz, hatırlatma, önerilerde bulunma ve fikir yürütme gibi müdahalelerle çocuğu aslında dinlemezler. Problemi olan veya kendinden bir şey anlatmaya çalışan bir kimseye uyarı, ikaz, yargılama gibi müdahaleler, konuşan kişinin susmasını veya kendini duyulmamış hissederek küsmesine, içine kapanmasına neden olur. Çocuklar ve gençlerle yapılan mülakatlar, gençlerin çoğu zaman; ailelerinin neden kızdığını pek anlayamadıklarını ortaya koymuştur. "Benim annem her şeye kızar zaten, benim babam aksidir, ne yapsam tepki gösterir " gibi yorumlara sık sık rastlarız.

Bir kayayı azar azar delen su damlaları gibi, her gün tekrarlanan yıkıcı ifadeler gençlerin ve çocukların kimlik duygusunu zedeler. "Geri zekalı, aptal, tembel, düşüncesiz" gibi ifadeler çocuğun iç dünyasını alt üst eder. Onuru kırılan genç, bunlara tepki göstermeye çalışınca, evde çatışma başlar. Aile daha fazla baskı ve ceza yöntemleri uygulamaya başladıkça gençte başkaldırma, isyan duyguları iyice gelişir ve perçinleşir. Neticede kaybeden her zaman anne ve babadır. Çünkü çocukların değişik sıkıntılara düşmelerinden üzülecek ızdırap duyacaklar yine onlardır.

Çocuğun sevinç, üzüntü ve endişelerini çekinmeden anlatabileceği tek insan onun anne babasıdır. Bu durumlarda ebeveyn çocuğunu her zaman sabırla dinlemeli ve ona arkadaşlık etmelidirler. Eğer çocuk her istediğini rahatlıkla evdeki büyüklerine anlatamazsa ya bunları dış dünyada bizim istemediğimiz başka insanlara anlatıp onları dertlerine ortak eder ve onların söylemesi muhtemel yanlış düşünce ve fikirlere kapılır; ya da en küçük problemlerini bile içine atacak ve bu problemler çocuğun şuuraltında biriktikçe çocuk içine kapanacaktır.

Başkalarının Yanında Çocuğunuzu Eleştirmeyin!
Çocukları başkalarının yanında azarlama, tenkit etme hatasını bir çok anne babalar yaparlar. Özellikle bunu çocuklarının öğretmenlerinin yanında yapmaları çok mahzurludur. "Hocam eve gelince kitaplarını bir kenara atıyor ve televizyonun karşısına geçiyor, imtihanı olmasına rağmen dersini bıraktı maça gitti. Hocam her gün elli kere kendisine ders çalış diyorum ama beni hiç dinlemiyor"; gibi yaklaşımlarla çocuk ya yüzsüz ya utanmaz olur, böylece artık öyle olduğunu kabullenir; ya da utangaç ve pısırık olur. Daha kötüsü çocuk bu tür hatalarını hocası öğrendi diye, hocasının yanında eziklik duyar. Size çocuğunuzun yanlışlarına hiç tepki göstermeyin demiyoruz. Fakat çocuğun bir hatasını onun da olduğu bir zaman, hocasına şikayet etmek daha büyük bir hatadır. Bu durumda çocuğun size olan güveni sarsılır. Artık ondan sonra hocasına söyleyebileceğiniz şeyleri sizden gizli yapar, size karşı kendisini gizler ve asıl büyük tehlike de bundan sonra başlar.

Çocuğunuzu Eleştirmeye Ne Zamana Kadar Devam Edeceksiniz?
Çocukları yetiştirirken anne babalar sürekli olarak çocuğun davranışlarını "iyi, kötü, ayıp" biçiminde değerlendirildiğinden, küçük yaşta yargılama tutumu şahsın içine yerleşir ve çoğu kere kişi gelen mesajları bu eğilim içinde değerlendirir.

Bu konuda yakınan bir çocuk, şöyle diyor;
"Anne babaların görevlerinden biri de çocukta gizli olan kabiliyetleri ortaya çıkarıp onu geliştirmektir. Beni tökezletmeselerdi daha da gelişebilirdim. Ben çocukluğumda hep yaptıklarımın yanlışlığı konusunda epeyce azar işittim. Annemle vitrinleri dolaşmaya mı çıktık. "Ne güzel, değil mi anne? " diye beğendiğim bir elbiseyi gösterdiğimde; "Kızım sen buna güzel mi diyorsun? Çok zevksiz bir şey! Senin şu zevklerin ne zaman gelişecek bilmem ki." Evde kazayla elim bir şeye çarptı milli felaket demektir. Aptallığımın, savsaklığımın doğrudan delili demekti bu ne sakar şeysin dikkat etmeyi öğrenmeye hiç niyetin yok mu?  Bir düşük not geldi. Sen bu okulu bitireceksin de ben de göreceğim ha. Gibi azarlar işittikçe bende olan aşk ve şevk de sönüyordu. İnsanın kendine güveni nasıl gelişir? Biraz da dışa yansıttığı taraflarının beğenilmesiyle değil mi?"

Bir canlı örnek daha;
“Deprem bölgesinde bulunan bir evde orta şiddette bir zelzele sonucu ev sallanmaya başlayınca merak eden anne nerdesin diye seslenince, çocuk içerden korkak bir sesle ben yapmadım anneciğim diye bağırır. Her zaman suçlanan hatalarına hep müdahale edilen çocuk artık her şeyden kendisin sorumlu tutmaya başlar.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder